"Üsküdar üniversitesi" diyerek sevinçle anneme sarıldım. Bu üniversiteyi kazandığım için çok şanslıydım.
Çok çalışmıştım burayı kazanmak için . Birazda üzgündüm annemden babamdan canım abimden ve tabiki Antalya'dan ayrılmak zorundaydım .
Kendim istemiştim bunu kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyordum bunu başarmak istiyordum.
İstanbul dan
Ellerimi montun cebinden çıkardım. Ağır adımlarla yürümeye başladım. Çok garip bir duyguydu yanlızlık. Hep özlem vardı. Eve gittiğinde kapıyı açacak biri yoktu.
Bunları diyordum ama kendim istemiştim aslında bunu . Kötü bir anımda sığınacağım bir anne baba limanı yoktu artık biliyordum buraya gelirken, bununla baş etmem gerekiyordu..
Kendimi kötü hissedmemin tek sebebi ne miydi? İstanbula taşınalı sadece 1 hafta olmuşdu ve herşey üst üste gelmisdi ve bu beni çok geriyordu. Fazlasıyla yoruyordu.
Taşındıgım ilk gündü babamla eşyalı bir oda bir salondan oluşan kiralık bir ev tutmuştuk.
Çalışacagım hastanenin maaşı ile evin kirasını rahatlıkla ödeyebiliyor olmam iyi birşey di ama ilk haftadan olan şeyler fazlasıyla üst üste gelmişti.
İlk gün kapıda kalmıştım ve çilingirci bulamayıp 4 saat dışarı da kalmıştım.
İkinci gün üniversitesinin ilk günüydü herşey harika giderken okul çıkışı bir grup kizin kavga ettiğini gördüm ve hiç bir şey olmamış gibi gidecekken kavga ya bende dahil olmuştum. Dayak yiyip çıkmıştım tabikide. Ben İlayda AKÇA kavga da dayak yedim! Bu üzücü bir okadar rezil bir duyguydu.
Üçüncü gün iş ve okuldan dolayı eve 8 de gelmiştim ve geldiğimde eve hırsız gitmişti. Evet hırsız . Hiç bir şey almamış olması iyi birşeyken hırsızın eve girmesi beni ürkütüyordu.
Bense soluğu annemde almıştım. En ufak şeyde annemi arayıp ağlamıştım.Tabiki eve hırsız girmesi ve dayak yemek kötü bir şeydi ama ben diğer ufak seyleride sorun etmem annemin hoşuna gitmemişti.
Annemse bana bir dahaki sorun da eve geleceğimi yapamıyorsam tek başıma kalmamam gerektiğini söylemişti bu üniveristesi bu kadar isterken bunu yapmayacaktım tabiki. Burayı kazanmak için yaptığım şeyleri göz ardı edemezdim. Kendime bir söz verdim ve anneme sorunlarım dan bahsedmeyecektim.
1Ay sonra......
Gözlerimi ağır ağır açtım neden imamla aynı saate kalkıyordumki. Bugün hastaneye gidecektim çünkü işim buydu aslında lise bittikten sonra staj yaptığım hastaneden teklif gelmişti ve bir sene orda çalışmıstım ama bu hastane farklıydı daha bir ay olmasina rağmen onların Gözune gitmiştim. Hem çalışıyor hem okuyordum hastane den 5de çıkıyor derse giriyordum 8de eve geliyordum ne kadar yoğun bir hayatım vardı.
Hızla üniformami giydim .
Hastane daha yoğun değildi doğrusu gelenlerde bence imamdı. Bu saate kalkmalarinım başka açıklaması yoktu çünkü.
Kan aldığımız bölümlere gidip oturdum henüz kimse yoktu. Biraz telefon da takildım saçımı topladım ve o sıra tam üç tane takım elbiseli yakışıklı iki üç katım olan adamlar bana doğru geliyordu. Ne yani imam onlar mıydı? Saçma düşüncelerimi bıraktım adam önume geldi ve Kan tüplerini bana uzatarak;
" Damarımı patlatirsan görüşürüz"dedi.
Ne !
Tehdit ediyordu. Kesinlikle mafyaydı bu adamlar iyice korkmuştum. Yüzüne bir kez daha baktım imam olmadığına emin olduktan sonra Kan tüplerini aldım.
"Tehditle iş yapmıyorum " dedim.
Bu nasıl cesaret yiyidim.Seni tanımak isterim.
Kafam güzeldi galiba. Kulağıma doğru yaklaştı ve ;
" Zorlama istersen"dedi.
Evet bencede zorlayıp canımdan olmak istemezdim.Yumusak bir dilde ;
"Şu zamana kadar sadece bir damar patlattım. Ama şuan istisnalar kaideyi bozabilir çünkü beni zora sokuyorsunuz."dedim.
Evet ama öyleydi.
"Patlattıktan Sonra da umarım konuşacak bir ağzın olur." dedi.
Bildiğin hâlâ tehdit ediyordu. Zorba . Dedikleri şeyi göz ardı ettim ve eldivenimi giydim.
" Kolunuzu açar mısınız?"dedim.
Ne yapayım? Benim açacak hâlim yoktu .
Sinirle takım elbisesinin ceketinı çıkartı ve gömleğin bilek düğmelerini açıp gömleği yukarı çekti. Ama bu zordu çünkü lanet olası kasları buna engeldi.
Kolunu açtıktan sonra tam turnikeyi bağlayacaktım ki Zaten bütün kol damarlarının gözüktüğünü farkettim. Ama yinede turnikeyi taktım fazla sıkmama gerek kalmamıştı. Alkollü mendili temizden kirliğe doğru silip attım. İğnenin kapağını açdım diğer elimle damarı bulduktan sonra -ki bu çok zor olmadı- iğneyi damardan bir santim aşağı tutarak damara girdim. Kanını aldıktan sonra pamukla bastırdım.
"Beş dakikada pamuk burda kalsın olası şişmelere veya morarmalara karşı." dedim.
Beni dinlemeden pamuğu çöpe attı. Sanki çok umrumda hıh.
Aldığım kan tüplerini laboratuara gönderecektim barkota baktığım ve adını okudum.
"Yamaç yıldırım "
" Ne o adımı mı ezberliyorsun?"dedi alayla.
Sanırım ismini sesli okumuştum.
" Hayır ben sadece........"
Daha lafım bitmeden arkadaki sarışın olan adam konuştu.
" Yamaç hadi gidelim. Üsküdar da işimiz varmış dedi selim" dedi sarışın olan adam .
" Hay ben bu Selim'i ya" dedi yamaç.
Hemen lafa atılmalıydım kan sonuçları daha çıkmamıştı. Kan sonucunu ne yapacaktım ben çeyizimemi saklayacaktım. Sorumsuz işte.
" Kan sonuçları hızli hal olur isterseniz biraz daha bekleyin."
Onları dinledigimi çok belli etmiştim.
"Karışma" diyerek hızla uzaklaştı.
Koroşmo .Sanki dünyayı kurtaracak.
Akşam hastaneden çıkma vakti gelmişti. Bugün okul vardı ve okula yetişmem lazımdı. Otobüsü durdurdum.
Kartı basıp boş bir yere oturdum.
Durağa yaklaştığımızda kapıya yaklaştım ve indim.Okula doğru ilerledim daha 10 dk vardi. Kantininden sıcak su aldım ve termosuma döktüm. Ayvalı ıhlamuru koydum. Ve kapağı kapatım. Kuru incirin çıkardım ve yemeğe başladım. İncire çok bağlıydım onu çok seviyor yemeden bir gün bile duramıyordum
Bu dünyada kesinlikle bıkmayacagım bir şey varsa oda incirdi.Bu sevgi nereden mi geliyordu?
Küçükken babam beni incir ağaclarının olduğu bir yere götürmüştü.Tum gün orada dolasip olmuş ıncirleri yiyordum.Ama gözüme garip gelmişti genellikle meyve veren ağacların çiçek açtığını biliyordu. Ama bu ağaçların çiçeği yoktu. Babama neden çiçek açmadığını sormuştum. Bana Incirlerin çiçek açmadığını söylemişti. Küçük ve o kadar garip bir bilgiydi bu benim için . Henüz 6 yaşımda olduğum için incirlerim üzüldüğünü düşünmüştüm. Giderken de onlar için ağlamıştı. Tüm ağaçların çiçek açmasını ama Incirlerin açmamasına üzüntüden ;
'Bütün ağaçların çiçeği var ama baba incirin ne eksiği var' demiştim.
Ogünden sonra sürekli marketten incir aldırmıştım. Sevgim buradan geliyordu. Küçükten oluşan bir şeydi.
Bu anı aklıma gelince gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İncirler Çiçek Açtığında (Tamamlandı)
Teen Fiction" Nerdeydin sen ha? Hiç düşünmedin mi? Bu kız merak etmiştir demedin mi? Ya hiç mi aklına gelmedim ? Konuşmuyordu sadece gözlerime bakıyordu. Onu o kadar özlemiştim ki kızmak bile zor geliyordu artık. Konuşmayınca devam ettim ve aklımda olup içimi...