.2.

2.3K 91 26
                                    

Kendime gelememiş bir şekilde koltukta oturuyordum. Gözlerimden usulca süzülen ve hiç durmayan yaşlara aldırmadan öylece boşluğa bakıyordum. Ah Angela! O benim yirmi senemdi. Nasıl tanıştığımızı hatırlayınca buruk bir gülümseme yayıldı suratıma.

Sokaktaki kaldırımda canı sıkılan ve yeni taşındığı için hiç arkadaşı olmayan bir kızdım o gün. Karşı evden bir kız çıkmıştı. Elinde oyuncaklar ve bir örtüyle ilerideki ağacın altına gitti. Örtüyü sererek üzerine oturdu ve oynamaya başladı. Ama hiçte eğleniyor gibi görünmüyordu. Sonra kalkarak yanıma geldi. Beni oynamak için çağırdı. Bende kabul etmiş ve çok mutlu olmuştum. O günden sonra hiç ayrılmamıştık.

Onu kim neden öldürmüş olabilir ki? Herkes onu severdi. Bardaki çoğu kişi de onu tanırdı. Yarın erkenden hastaneye gidecektim. Angela'nın eşyalarını alıp cenaze törenini üstlenecektim. Zaten onun kimsesi yoktu. Sadece yaşlı bir büyük annesi vardı ama o da alzheimer hastası olduğu için Angela'nın adını bile bilmiyordu.

Oturduğum koltuktan kalkarak odama gittim. Pijama ve iç çamaşırlarımı alarak duşa girdim. Sıcak su beni rahatlatmıştı. İyi ki yarın hafta sonuydu. Birde işi kaldıramazdım. Giyinip banyodan çıktım. Saçlarımı kuruturken hala olanlara inanamıyordum. Yine ağladım. O gece tekrar tekrar ağladım.
Ağladım ve sonunda uykuya daldım.

                                 .....

Arabamda oturmuş öylece hastaneye bakıyordum. Henüz içeriye girme cesaretinde bulunamamıştım. Arabanın ön camına düşen yağmur damlaları sessizliğe karışıp yok oluyordu. Sanki gökyüzü bile Angela için üzülmüş gözyaşı döküyordu. Sonunda derin bir nefes aldım ve arabadan indim. Normalde ıslanmaktan nefret ederdim ama bugün bunu umursamaya hiç halim yoktu. Hastanenin içine girdim ve danışmanın yanına gittim.

"Merhaba. Ben Angela Robert'ın eşyalarını almak için geldim."

"Angela Robert'ın nesi oluyorsunuz?"

"Arkadaşıyım."

Kadın bir kutu çıkardı ve bana uzattı.
"Buyrun."

"Şeyy.. Ben onu görebilir miyim?"

"Tabii ben sizi morga yönlendireyim."

Hastanenin en ücra köşelerine kadar yürüdük. Sonunda morg kapısının önünde durduğumuzda kadın bana döndü ve soran bakışları gözlerimle buluştu. Derin bir nefes alıp onaylarcasına kafamı salladım. Kadın kapıyı açtı ve içeri girdik. Yüzüme çarpan soğukla ürperdim. Ellerim titriyor başım dönüyordu. Buna hazır olduğumu sanmıyordum. Kadın Angela'nın bulunduğu bölmeyi çekti. Sonra uzaklaşıp bana baktı.

"Şey biz biraz yalnız kalabilir miyiz? Yani onunla ben."

"Pekala ben kapının önündeyim."

"Tamam. Teşekkür ederim."

Kadın çıkınca yavaş adımlarla Angela'nın cesedine yaklaştım. Beyaz örtüyü tutarak herşeyin bir şaka olmasını diledim. Fakat örtüyü kaldırınca sadece hayal kırıklığı ve gözlerimden akan yaşları hissettim.

İşte önümde öylece yatıyordu. Hareket etmeden ve nefes almadan. Elimi soğuk yanağına değdirdim. Eğilip yanağından öperek ağlamaya devam ettim. Sonra toparlandım. Angela'nın elinden tutarak "Söz veriyorum katilini bulup kendi ellerimle öldüreceğim."dedim ve odadan çıktım. Kadın arkamdan odaya girdi. Angela'nın eşyalarını alıp cenaze işlemlerini hallettim. Sonrada hastaneden ayrılarak evime gittim.

                                .....

Son yarım saattir Angela'nın cenaze töreni için uğraşıyordum. Tören yarın olacaktı. Angela'nın giyeceği elbiseyi bile ayarlamıştım. Bir gün bana ölürsem nasıl bir elbise giymek istediğimi sormuştu. Bende ölü gelin olmak için bir gelinlik giymek istediğimi söyleyerek dalga geçmiştim. O ise kan kırmızı bir elbise giymek istediğini söylemişti. Onun bu isteğini yerine getireceğim hiç aklıma gelmezdi. Odama geçtim ve üzerimdekileri çıkararak dolaptan pijamalarımı aldım. O sırada vücuduma korkunç bir his yayıldı. İzleniyor muyum??! Hemen etrafıma baktım ve pencerenin perdesinin açık olduğunu fark ederek hemen ışığı kapattım. Yavaşça pencerenin yanına gittim ve dışarıya baktım. Kimse görünmüyordu. Perdeyi kapattım. Sonra gece lambasını yaktım ve aceleyle pijamalarımı giyerek hemen yatağa girdim. Bu his beni çok korkutuyordu. En son bunu hissettiğim gece eve hırsız girmişti. O gece aklıma gelince telaşla ayağa kalktım. Kapıyı kilitlememiştim!! Temkinli ve hızlı adımlarla kapıya ulaştım. Kapıyı kilitleyip yatağa geri döndüm. Uyumam gerekiyordu. Yarın meleğimin cenaze töreni vardı. Evet o yarın gerçek bir melek olacak ve Tanrı'nın kollarında huzur bulacaktı.

                                 ....

Papazın konuşmaları bitince ilahiler söylenmeye başlanmıştı. Ben ise gözlerimi Angela'dan ayırmıyordum. O çok güzel ve harika bir kadındı. Tüm erkekler ona hayran olabilirdi. Ama hiçbir erkek Angela'nın ilgisini çekemezdi. Çünkü o feministti. Erkeklerin her türlüsünden nefret ederdi. Bu yüzden hiç sevgilisi olmamıştı. Ben de hep ona uyum sağlamama rağmen erkeklerden nefret edememiştim. Benimse en son lisede sevgilim olmuştu. Ama böyle şeyleri beceremezdim. Ona sevgili yerine arkadaş gibi davrandığım için beni terketmişti.
İlahiler ve dualar bittiğinde herkes dağılmaya başlamıştı. Kalabalığın arasından yanıma gelmeye çalışan Laura'yı fark ettim. Sonunda bana ulaştığında birbirimize sarıldık.

"Ahh çok üzgünüm Maria. Bu nasıl oldu?"

"Barda öldürülmüş. Biri onu öldürmüş! Anlamıyorum Laura bunu kim yapar?!"

"Oh bilmiyorum tatlım. Ama merak etme polisler onu arıyorlar. Peki nasıl öldürülmüş?"dedi benden ayrılırken.

"Onu boğmuşlar. Biri lanet olası elleriyle bizim arkadaşımızı boğmuş."

"Şşş. Sakin ol canım. O artık huzura kavuştu. Şu an Tanrı'nın yanından bize el sallıyor." İkimizde yukarı baktık. Ama gördüğümüz tek şey kilisenin yüksek tavanıydı.

                                .....

Angela gömüldüğünde onun huzurlu olduğunu hissettmiştim. Benimde huzura kavuşmam için onun katilini bulmam gerekiyordu. Binanın önündeki kaldırıma oturdum. Eve girmek istemiyordum. Burada oturup biraz hava almak bana iyi gelirdi. Yarın iş vardı. Hafta sonu tatilimin Angela'yla eğlenerek geçmesini herşeyden çok isterdim. O sırada karşı binadan yakışıklı ve iyi yapılı bir adam çıktı. Onu ilk defa görüyordum. Yeni taşınmış olmalıydı. Yanıma geldi ve "İyi misiniz?" diye sordu. Bu an bana Angela ile tanıştığımız günü hatırlatmıştı.

Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin...

CİNAYET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin