12. GÜN
Maria tüm gece boyunca uyumamıştı. Fakat bu sefer onu uyutmayan kabuslar değil düşüncelerdi. Hava yine çok soğuktu ama Maria'nın bundan şikayet ettiği yoktu. Sıcak otel odası ona hem huzuru hemde güveni sağlıyordu.
Genç kadın duyduğu sesle düşüncelerinden sıyrıldı. Odanın telefonu çalıyordu.
"Buyrun?"
"Misafiriniz var bayan Heralds."
"Kimmiş?"
"Adının Luke olduğunu söylüyor."
Maria içinden lanet ederek kadına cevap verdi.
"Beklemesini söyleyin lütfen."
Maria telefonu kapatıp odasından çıktı. Merdivenlerden inerken Luke'un neden burada olduğunu merak ediyordu. Aslında aklında daha da önemli bir soru vardı. Luke onu nasıl bulmuştu?!
Genç kadın lobiye ulaştığında öfkeden delirmek üzere olan Luke'u gördü. Luke onu görür görmez kalkıp yanına geldi.
"Seni ne kadar merak ettiğimden haberin var mı?!"
"İlk önce sesini alçalt Luke. Burdayım işte merak edilecek birşey yok."
"Maria sen bu otele nasıl geldin?"
"Kolay oldu. Taksi diye birşey var. Belki duymuşsundur?"
Luke Maria'nın kolunu sertçe tutarak ona yaklaştı.
"Sabrımı zorlama! Paran yoktu diye biliyorum. Burada nasıl kalabiliyorsun?"
"Bırak kolumu. Ayrıca bu seni hiç ilgilendirmez!"
"Maria bana cevap ver. Parayı nereden buldun?!"
"Sanane! Sen kimsin de bana hesap soruyorsun? Daha düne kadar ablanın intikamını almak için benden bir şans istiyordun! Çünkü tek başına intikam alamayacak kadar korkak birisin! Sırf öpücüğüne karşılık verdim diye aramızda birşey olduğunu sanacak kadar aptalsın. Belki sorarsın diye söylüyorum. Bundan sonra aramızda hiçbir ilişki olmayacak! Seninle bırak sevgili olmayı arkadaş olmayı bile reddediyorum. Seni reddediyorum!"
Maria'nın son sözlerinden sonra Luke ona sert bir tokat attı. Otel güvenliği Luke'u dışarı atmaya gelmişti. Maria'nın gözleri doldu. Bunu ona nasıl yapardı? Gözlerini Luke'un gözlerine kenetledi.
"Beni reddetmen hayatının en büyük hatası oldu." diye bağırdı Luke kapı önüne atılmadan hemen önce.
Maria ise hırsla odasına çıktı. Bu olanlara inanamıyordu. Artık Luke'u tanımakta zorlanıyordu. Ancak tek başına intikam alabilirdi. Luke belkide fazlalıktı. Ne olursa olsun Angela'yı yarı yolda bırakmayacaktı.
***
2 gün sonra...
14. GÜN
"Lanet olsun!" diye bağırdı Maria elindeki gazeteyi yatağa fırlatarak. Bir kadın daha öldürülmüştü. Bu kadın depoda resmini bulduğu kadındı. Maria ne yapacağını bilemiyordu. Sıra kendisine gelene kadar bekleyecek miydi? Hiç bu kadar çaresiz hissettiğini hatırlamıyordu.
Pencereye yaklaştı ve dışarıyı izlemeye başladı. Hava soğuk olmasına rağmen insanlar dışardaydı. Acaba o psikopat katil şuan onu görebiliyor muydu? Maria ürperdi. Tereddütle elini kaldırdı ve dışarıya el salladı. Ardından yaptığı şeyin ne kadar aptalca olduğunu düşündü ve gözlerini devirerek kendini yatağa attı.
***
Genç kadın gördüğü kabusla olduğu yerde sıçradı. Yine nefes nefese kalmıştı. Soğuk bir duş kendine gelmesini sağlayacaktı. Yataktan kalktı ve banyoya gideceği sırada pencereye yansıyan ışığı farketti. Işık karanlık odayı bir nebze aydınlatıyordu. Maria yavaş ve korkulu adımlarla pencereye yaklaştı. Otelin biraz uzağında ki bakımsız ağacın yanında bir spot ışık yanıyordu. Karanlık caddede kimse görünmüyordu. Maria ışığın neden orada olduğunu ve doğrudan penceresine yansıdığını düşünürken ağacın arkasından biri çıktı. Maria korkarak bir adım geri çekildi. Ardından gözlerini kısarak onun kim olduğunu anlamaya çalıştı. Üzerinde siyah kıyafetleri ve yüzünde bir maske görünüyordu. Adam maskesinin ağız kısmını açtı ve Maria'ya el sallayarak gülümsedi. Maria şaşırarak bu kişinin katil olduğunu anladı. Onun kim olduğunu öğrenmeliydi. Hızla odasından çıktı ve otelin merdivenlerinden ikişer ikişer inmeye başladı. Çıkış kapısına ulaştığında otel görevlileri onu durdurmaya çalıştı fakat Maria otelden çıktı ve ağacın yanına koştu. Geldiğinde ne spot ışık ne de adam vardı. Sadece ağaca bıçakla saplanmış bir kağıt duruyordu. Maria titreyen elleriyle kağıdı aldı ve okudu.
Düşündüm de sana biraz kaba davrandım. Bu sabah bana el salladığını görünce sana karşılık vereyim dedim. Umarım sürprizimi beğenmişsindir. Eminim yarın gazetelerde göreceğin kişi seni çok mutlu edecek. İyi geceler Maria...
"Hanımefendi?! Bu saatte dışarda olmamanız gerekiyor. Lütfen otele geri dönün."
Maria yanına gelen görevliye korku dolu gözlerle baktı.
"O beni her an izliyor!"
"Neden bahsettiğinizi anlamıyorum. İyi misiniz?"
Maria kendine gelmeye çalışarak bıçağı ve kağıdı hırkasının içine sakladı.
"Sorun yok. Ben iyiyim."
Maria hızlı adımlarla otele geri döndü ve odasına çıktı. Kim bilir yarın kim ölecekti? Maria bıçağı ve kağıdı çantasına koydu ve duşa girdi. Yapmak istediği tek şey soğuk suyun altında ağlamaktı.
***
15.GÜN
Yine kendini dalgaların karşısında bulmuştu genç kadın. Yine aynı denize aynı maviliğe bakıyordu. Herşey aynıydı. Bir tek kendisi aynı değildi. Yavaş yavaş değiştiğini farkediyordu. O artık eski Maria değildi. Hayat ona çok şey öğretmiş değişmesini sağlamıştı.
Normalde her sabah gazete okuyan kadın şimdi eline gazete alamıyordu. Artık kadın cinayeti görmekten çok sıkılmıştı. Bugün de hiç gazete almamıştı eline. Çünkü yine bir kadının öldürüldüğünü biliyordu.
Oturduğu banktan kalkarak yürümeye başladı. Rüzgar tokasının tutamadığı saçları uçuşturuyor daha çok üşümesine sebep oluyordu. Otele gitse iyi olacaktı. Sabahtan beri birşey yemediğinden acıktığını da hissetmişti.
Otele geldiğinde Bob'un lobide oturduğunu gördü. Çok berbat görünüyordu. Ağlamış mıydı? Maria onun burada ne işi olduğunu merak ederek yanına gitti. Bob onu görür görmez ayağa kalktı. Eli ayağı birbirine dolaşsada sakin olmaya çalışıyor gibiydi.
"Maria. Bende seni bekliyordum. Dışarı çıktığını söylediler."
"Evet biraz hava aldım. Sen neden geldin? Hiç iyi görünmüyorsun."
"Sen birşey bilmiyorsun?"
"Ne bilmiyorum?"
"Sana anlatacağım. İlk önce oturalım."
Bob Maria'nın oturmasını sağladı ve derin bir nefes aldı.
"Senden sakin olmanı istiyorum."
"Bob söyle artık şunu! Kötü birşey mi oldu?"
"Evet. Sen bugün gazete okumadın mı?"
"Hayır. Bir kadının ölümünü daha kaldırabileceğimden emin değilim. Bunları neden soruyorsun? Bana bir cinayetten daha bahsedeceksen dinlemek istemiyorum."
"Evet bir cinayetten daha bahsedeceğim."
"Üzgünüm Bob git lütfen."
Maria oturduğu yerden kalktı ve merdivenlere yöneldi. Bob arkasından bağırarak onu durdurdu.
"Ölen kişi!"
Maria ona döndü ve kaşlarını çattı.
"Ölen kişi ne?!"
"Ölen kişi Britney!"
Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin.
