.23.

566 45 8
                                    

Genç kadın son kez bakıyordu bu denize. Biletini alır almaz kendini sahile atmıştı. Deniz ona huzur veriyordu. Artık Los Angeles'ta yeni bir hayat onu bekliyordu. Yarın ilk uçakla gidiyordu buradan. Maria acıktığını hissedince oturduğu banktan kalktı. Nereye gideceğini biliyordu.

Terra Blues'un yakınındaki o kafeye gelmişti. Herşeyin başladığı yer. O günkü gibi pizza ve soda söyleyerek olanları düşündü. Hayat gerçekten çok garipti! Son bir ayda yaşadıkları onu bambaşka birine dönüştürmüştü. Artık işine bağlı çekingen ve sessiz biri değildi. Belkide böylesi daha iyi olacaktı.

Maria hesabı ödeyerek kafeden ayrıldı. Gitmesi gereken son bir yer kalmıştı.

***

Maria dolu gözlerle mezara yaklaştı. Kendini tutamıyordu. Gözyaşları bir bir akarken yere çöktü ve hıçkırarak ağlamaya başladı.

"Ben çok üzgünüm Angela. Onu öldüremedim. İntikamını alamadım. Bilmiyorum belkide böylesi daha iyidir. Ben artık burdan gidiyorum. Daha fazla kalamam. Lütfen beni affet. Seni çok seviyorum."

Genç kadın ayağa kalkarak üzerini temizledi. Mezara son kez baktı ve oradan ayrıldı. İçinde birşeylerin koptuğunu hissediyordu. Sanki Angela'yı terkediyordu. Fakat bunu yapmak zorundaydı.

Genç kadın evinin önüne geldiğinde hava kararmıştı. Bir an önce yatağına girip uyumak istiyordu. Bugün epey yorulmuştu. Anahtarlarını çıkararak kapıyı açtı ve içeri girdi. Birden bire içini korku kaplamıştı. Karanlık evin içinde ondan başka biri daha vardı sanki. Maria çantasını yere bırakarak köşedeki sehpanın üzerinde duran vazoyu eline aldı. Sessiz evin içinde sadece nefes sesi yankılanıyor Maria'yı tedirgin ediyordu. Genç kadın birkaç adım atarak salon kapısına ulaştı. Kafasını usulca içeri uzattığında koltukta oturan adamı görür görmez çığlık atarak vazoyu adama fırlattı. Adam ona gelen vazodan kaçınarak ayağa kalktı ve kahkaha attı.

"Sakin ol. Seni hemen öldürmeyeceğim. Öncesinde biraz sohbet edelim."

Maria korkuyla geri doğru kaçmaya başladı. Evden çıkmak için kapıyı açtığında saçlarından tutularak geri çekildi. Adam kapıyı kapatıp kilitleyerek anahtarı cebine koydu.

"Bırak beni ne istiyorsun?!"

"Hadi ama! Senin gibi bir kadından ne isteyebilirim ki? Gel bakalım."

Adam Maria'yı kolundan tutarak kaldırdı ve salondaki koltuğa kadar sürükledi. Kendisi de silahını çıkarıp kadının yanına oturdu.

Maria adamın yüzünü inceledi ve onu daha önce gördüğünü hatırladı. Anahtarını kaybettiği gün psikologda ona çarpan kişiydi bu adam. Hemde Ella'nın odasından çıkmıştı. Yani Lily'nin. Maria odaya girdiğinde Lily şaşırmış ve gerilmişti. Maria herşeyi anlamaya başlıyordu. Lily bu adamla çalışıyordu.

"Sen.."

"Akıllı bir kadınsın. Ben Lily'nin seni öldürmek için görevlendirdiği kişiyim. Herşey bu kadar basit."

Maria nefretle dolmuştu. Artık herşeyden çok sıkılmıştı. Ya burada ölecekti ya da kurtulacaktı. Kendi hayatı bile umrunda değildi şu an.

"O zaman durma! Lanet olası Lily'nin dediklerini yap. Bir köpek gibi onu dinle! Seni kullanmasına izin ver! Hadi durma!"

Jim şaşırmış ve kendini aşağılık gibi hissetmişti. Bu kadın hangi hakla böyle şeyler söyleyebilirdi?! Hemde ölmek üzereyken!

"Sen ne dediğinin farkında mısın?!"

"Gayet farkındayım. Lily Luke'u tanrısı gibi görüyor ama seni bir aptal gibi kullanıyor. Öyle değil mi?"

Jim Lily'nin ona karşı olan davranışlarını düşündü. Zaaflarından yararlanarak ona her dediğini yaptırıyordu. Bu kadın haklıydı!

"Lanet olsun!" Jim bağırarak ayağa kalktı. Silahı koltuğun üzerinde duruyordu. Maria silahı usulca aldı ve ayağa kalktı.

"Adın ne?"

Jim Maria'ya döndü ve silahı kadının elinde görünce hızla ona yaklaşmaya başladı. Maria silahı ona doğrultarak adamı durdurdu.

"Ver onu bana!"

"Adın ne dedim!!"

Adam çaresizce cevap verdi.

"Adım Jim."

"Jim. Şu an seni öldürebilirim. Bunu sende biliyorsun. Fakat bunu yapmayacağım."

Jim kaşlarını çatarak kadının aklından neler geçtiğini merak etti.

"Neyin peşindesin?"

"Lily'e karşı benimle birlik olacaksın. Ona ne kadar öfkeli olduğunu biliyorum. Kendini senden üstün sanıyor ama siz eşitsiniz. Yinede bir kere olsun ondan üstün olmak istemez misin? Ona haddini bildirmek? Onu hayal kırıklığına uğratmak?"

Jim kafasını salladı. Bunu gerçekten istiyordu.

"Şimdi birbirimize güvenmeliyiz. Sana güveniyorum. Bu yüzden silahı sana vereceğim. Benimde sana güvenmemi sağla."

Maria bunun ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Artık ne olacaksa olsundu. Umrunda olan tek birşey varsa o da kadınların alçak varlıklar olmadığını kanıtlamaktı.

Silahı Jim'e uzattı. Jim yavaşça silahı aldı. Bir seçim yapmalıydı. Biraz düşündü ve aniden silahı Maria'ya doğrulttu. Maria tepkisizliğini korumaya devam etti.

"Tek bir soru soracağım. Ölmekten korkmuyor musun?"

Maria gülümsedi.

"En azından gururlu bir şekilde öleceğim."

Jim silahı indirerek Maria'ya elini uzattı.

"Bence plan zamanı. Değil mi ortak?"

Maria zaferle gülümsedi ve Jim'in elini tuttu.

"Aynen öyle!"

Vay be! Olayların bu hale geleceğini tahmin ediyor muydunuz? Hiç sanmıyorum. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumlar unutulmasın. Kendinize iyi bakın❤❤









CİNAYET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin