Çakmak Maria'nın elinden düşer düşmez benzinli zemin tutuştu. Luke bir alev çemberinin içinde kalmıştı. Kurtulmak için çabalarken açılan depo kapısı onu ümitlendirdi. Maria ise eğlencesi bozulacağı için huysuzlanmıştı.
"Ellerini havaya kaldır Maria Herald!!"
"Komiser Jadon? Sonunda kılınızı kıpırdatabildiniz demek?"
Maria kendisine yaklaşan polise sırıtarak baktı.
"Ellerini havaya kaldır dedim! Felix sizde hemen itfaiyeyi arayın."
Felix komiserin emriyle harekete geçerken Maria alev çemberine biraz daha yaklaşarak polisle arasındaki mesafeyi artırdı.
"Gidin burdan! Onun cezasını ben veriyorum. Bu benim hakkım. Tüm bu olanları tek başıma çözdüm! Katili ben buldum!"
Komiser Jadon kaşlarını çatarak genç kadına baktı.
"Katilin o olduğunu nereden biliyorsun peki?"
"Herşeyi itiraf etti. Reddedildiği için kadınları öldüren bir psikopat. Canı cehenneme! Kurtarmaya çalıştığınız kişiye bir bakın."
Jadon kafası karışmış bir şekilde Luke'a baktı. Onunla Maria yakın değil miydi?
"Bunlar doğru mu? Angela'yı sen mi öldürdün?"
Luke alevlerin arasından bağırdı.
"Lanet olsun bu kadına mı inanacaksınız?! Avukatımı istiyorum!"
Maria kahkahalarla gülerken Jadon sinirleniyordu.
"Bize doğruyu söyle! Seni kurtarmak bizim elimizde unutma."
Luke çaresiz şekilde onayladı. Bir yandan da küfürler mırıldanıyordu.
Jadon diğer polislerle onu kurtarmak için herekete geçtiğinde Maria sertçe onlara baktı.
"Bir adım daha atarsanız kendimi alevlerin içine atarım!"
Jadon çaresizce polislere geri çekilmelerini söyledi.
"Bakın bayan Herald. Onun cezası hapiste yatmak. Bu şekilde davranamazsınız. Sizde suçlu konumuna düşüyorsunuz. İzin verin sorunsuz şekilde halledelim."
Maria kafasını olumsuz biçimde salladı. Luke onları dinlerken bir yandan da çırpınıyor kurtulmaya çalışıyordu. Bağlı olduğu sandalyeyi hareket ettirmeye çalışırken dengesini kaybetti ve sandalye alevlerin içine düştü. Herkes çıkan gürültüyle o yöne bakarken deponun içini çığlık sesleri doldurmuştu. Luke cayır cayır yanıyordu. Polisler harekete geçerken Maria'nın yaptığı tek şey gözlerini kapatıp kulağına şarkı gibi gelen çığlıkları dinlemekti.
***
Komiser Jadon itfaiye görevlilerine bir kez daha teşekkür etti ve onları gönderdi. Ambulansa bindirilen yarı yanmış bedenin gidişini de seyrettikten sonra Felix'in sorguya aldığı Maria'nın yanına gitti. Maria onu görür görmez ayağa kalktı.
"O öldü değil mi?"
"Henüz bunu bilemeyiz. Kalp atışları zayıf."
"Lanet olsun! Onu gebertemedim."
Jadon Maria'nın kolundan tutarak sertçe kendine çekti.
"Ne saçmalıyorsun sen?! Hala kendini mahvetmenin peşindesin. Luke alevlerin içine kendisi düştüğü için cezan hafifleyecektir. Sadece adam kaçırmaktan yargılanacaksın. Hataya düşme Herald!"
Maria Jadon'un sözleriyle kendine gelmişti. Gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı. Ardından ağlamaya başladı.
"Ben..ben bunların hiçbirini istemedim. Nasıl birine dönüştüm? Nasıl kendimi kaybettim?!"
"Artık bunlara cevap aramak için çok geç. Seni karakola götüreceğiz. Sana tavsiyem birini ara ve kendine sağlam bir avukat tut."
Maria ağlamayı bıraktı. Jadon haklıydı. Bu işin içinden bir an önce kurtulmalıydı.
***
Karakola geldiklerinde Maria telefon hakkını kullanıp Bob'u aradı ve olanları anlattı. Bob onu dehşet içinde dinliyordu. Sonunda Maria onu avukat tutması için ikna etmeyi başarmıştı. Bundan sonra akıllı davranıp başını bu beladan kurtarmalıydı. Yoksa hayatı mahvolurdu. Luke'a ne olduğunu da bilmiyordu. Ne isteyeceğini şaşırmıştı. Ondan kurtulmak için onun gebermiş olmasını dilerken daha çok ceza alacağı aklına geliyor ve bu dileğinin gerçekleşmemesini istiyordu. Ona ne olmuştu böyle?! Hırs gözünü bürümüştü. Şimdi Luke'tan ne farkı kalmıştı? Düşüncelerinden sıyrılarak yazılı ifade için Jadon ve Felix'i takip etti. Sorgu odasına girmeden önce tek dileği herşeyin bir an önce yoluna girmesiydi.
Merhaba!
Biliyorum geç oldu. Üzgünüm. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!