Sabah alarmın sesiyle uyandım. Huysuzca yataktan kalktım diyemeyeceğim çünkü işime bağlı bir kadınım. Hemen kalkıp mutfağa geçtim ve sabah kahvemi yaptım. Kahvemi içerken telefonuma göz attım. Son yudumumu aldıktan sonra odama gidip hazırlandım ve evden çıktım.
Arabama binerken oturduğum binanın camından beni izleyen yaşlı ve huysuz ihtiyara baktım. Gözlerini üzerimden ayırmadan beni izliyordu. Bu adam sapık falan mıydı? Sonunda dayanamayıp kendimi gülümsemeye zorlayarak "Günaydın bayım!" diye bağırdım. Hala hiç bir tepki vermeden boş boş bakıyordu. O sırada arkasında yaşlı bir kadın belirdi. Sanırım karısıydı. Yaşlı kadın adamı dürttüğünde adam olduğu yerde sıçradı ve öfkeyle karısına birşeyler söyledi. Sonrada kalkıp gitti.
Ne yani adam gözü açık mı uyuyordu? Tanrım! Boşuna vakit kaybettiğimi anlayarak hemen gaza bastım ve gazete şirketine sürmeye başladım.Şirkete geldiğimde ortalık çok karışıktı. Yanımdan hızla geçen Britney'e yetişmek için peşinden yürümeye başladım.
"Hey! Neler oluyor Britney? Kraliçe Elizabeth mi öldü?"
"Saçmalama Maria. Kraliçe ölse burası cehennem olurdu."
"Şu an cehennem değil mi sence?"dedim kıkırdayarak.
"Sadece bir cinayet. Terra Blues barında bir kadın öldürülmüş."
Duraksadım ve yoluna devam eden Britney'e şaşkınlık içerisinde baktım. O bara sürekli giderdim. Aslında dün en yakın arkadaşım Angela ile gidecektim ama başım o kadar çok ağrıyordu ki evde yatmayı tercih ettim. Angela bunu umursamayıp yinede gitmek istediğini söylemişti.
Bob'un odasına gittim. Çok meşgul görünüyordu. Beni görünce hemen sandalyesinden kalktı ve yanıma geldi.
"Tanrı aşkına Maria. Neler olduğunu-"
"Biliyorum Bob. Bardaki cinayet."
"Evet ve bu cinayet haberini sen yazacaksın."
"Ah Bob yapma! Böylesi olayları yazmayı sevmem."
"Bak Maria bu haberi ancak sen yazabilirsin. Sen benim en yaratıcı en iyi en becerikli adamımsın."
"Kusura bakma Bob. Bitirmem gereken bir makalem var."
Odadan çıktım ve masama doğru yürüdüm. Arkadan Bob'un seslerini işitebiliyordum. Çok üzgünüm ama cinayetler bana göre değil.Sonunda makalemi bitirdiğimde öğlen olmuştu. Yemek için eşyalarımı toplayıp dışarı çıktım. Arabamı almayacaktım. Biraz yürümek bana iyi gelirdi. Kafeye giderken barın önünden geçtim. Acaba yine hangi masum kadın ölmüştü? Yazık!
Kafeye girdim ve bir masaya oturdum. Garson geldiğinde pizza ve soda söyledim. Sonrada çantamdan külüstür telefonu çıkararak Angela'yı aradım. Dün bardaydı. Belki ondan cinayetin detaylarını öğrenirdim. Tabii telefonu açarsa. İkinci kez aradım. Belli ki dün çok içmişti. Belkide hala kalkmamıştır. Saat bire geliyordu. Garson siparişimi getirdi. Bir yandan Angela'yı aramaya devam ederken diğer yandan pizzadan kocaman bir ısırık aldım. Sonunda telefon açıldı. Ağzımda ki lokmaları hemen yuttum ve konuşmaya başladım.
"Angela? Nerdesin sen?"
"Merhaba bayan ben Eyalet Hastanesinden hemşire Julia. Angela Robert dün gece vefat etti. Eğer onun eşyalarını almak isterseniz uğrayabilirsiniz."
Duyduklarım karşısında bedenim büyük bir üzüntü ile kaplandı. Ayağa kalktım.
"Ne? Nasıl yani? O öldü mü?!!! Hayır hayır olamaz!"
"Sakin olun bayan. Ben çok üzgünüm ama arkadaşınız-..."
Telefonu kapattım ve olduğum yere çöktüm. Dün gece barda ölen kadın benim Angela'm mıydı?
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin...
![](https://img.wattpad.com/cover/180010322-288-k63653.jpg)