Misa'dan
Jimine bakıyodum. Artık gözlerindeki yaşlar teker teker dökülmeye başlamıştı.
"Jimin... ağlama lütfen" deyip kollarımı boynuna doladım.
"Özledim misa... hem de o kadar çok özledim ki. 7 yıl geçti. Yanımdan gittiğinde tek kalmıştım. Babam benle ilgilenmiyodu..."
O da kollarını belime dolamıştı.
"Jimin lütfen. Ben senin yanındayım. Bu yetmez mi? Nolur ağlama"
"Peki." Gözyaşlarını sildim ve yanağını öptüm.
"Gel biraz kafanı dağıtalım."
Onayladı ve birlikte arabaya binip lunaparka geldik. 5 sene önce gelmiştik en son. O günleri hatırlayınca birden gülümsedim.
Birlikte bir sürü şeye binmiştik. Daha sonra bana her zaman ki gibi pamuk şeker aldı. Ben yerken onunda canı çekti ve elimden kaptı.
Gece eve geldiğimde üstünü değiştirmeden direk yatağa attım kendimi. Tavana bakıp sırıtıyodum. Dışardan birisi görse eminim ki yazık beyinsiz heralde derdi. Gözlerimi kapattım ve gözümün önüne istemsizce jimin geliyordu. O yanakları... küçük olan elleri...
~1 ay sonra~
Jiminle en son 1 ay önce konuşmuştuk. Yurt dışına gitmişti tekrar. Ama bu sefer 1.5 aylığına falan olması gerekiyordu. Gene sugayl a konuşuyodum. Artık yeni bir arkadaş edinmem gerek...
Suga ya jimini sorduğumda eskiden olsa gülerek söylerdi ama şimdi üzgün bir şekilde cevap verir olmuştu. Kankam olmasa beni sevdiğine inanabilirdim ama bi insan neden kankasini sevsin ki. Üstümü giydim ve dışarı çıktım. Hava güzeldi. Woo ile bayadır görüşmedigim aklim a geldi. Bir süre onu düşündüm. Bana geleceğini söylemişti ama neden gelmiyordu ki. Kolyeyi boynuma taktım ve arabamın anahtarını alıp woo nun yanina gitmeye karar verdim. Yavaş adımlarla garaj da olan arabamın yanına gittim. Içeri bindiğimde saat 12.00 dı. Dağ evine tahminimce 1 ya da 1.5 saatte giderdim. Hızlı bir şekilde dağ evine geldim ve arabadan indim. Bu sefer pantalon giymiştim. Önce eve girip sonra ormana gidecektim. Eskisi gibi spor yapıyorum ve kayboldum diyebilmek için burdaki spor kıyafetlerimi giydim. Bi şişeye suyumu koyduktan sonra telefonumu evde bırakıp dışarı çıktım. Kapının önünde uzun bir uğraşlar içerisinde balığımı bağladım ve ormana gittim. Biraz koşim dedimm.
Yarım saat sonra yorulmuştum ve kolumdaki saate baktım. Saat 15.29 du. Dinlenmek için yere oturduğumda bir ses duydum. Arı sesiydi ve ben böceklerden korkardım. Hemen üstüne oturduğum hırkayı da alıp koşmaya başladım. Benim arkamda arı var sanıyodum ve gene uzaklasmistim. Etrafa baktığımda hiç ev gibi bişey yoktu. Sanırım ters tarafa gitmiştim. Ben burdan nasıl çıkacağını düşünürken geri geri gitmeye başladım. Bi süre yürüdüm ve ayağımı burkmuştum. Yere oturdum ve kramp giren bacağımı dinlendirdim. umarim akşam olmadan gidebilirdim . Saat 17.09 olduğunda hala bacağımın ağrısının geçmesini bekliyorum ama bir türlü geçmiyordu. Artık yavaş yavaş hava kararmaya başlamıştı ve anı bir uyku bastırdı. Gözlerim yavaş yavaş kapanmıştı bile...