"Tam notu okuyordum ki kapı açıldı. İçeri woo girmişti. Elimdeki kağıda ve bana bakıyordu. Acaba hiç bakmasa mıydım??"
42.bölüm
"misa. Napıyosun o kağıt ne?"
Diyecek bir şey bulamıyordum. Sanırım hiç bakmamam gerekiyordu. Kağıda göz ucuyla bakıp Woo hyung a uzattım.
"bende ne olduğunu bilmiyorum. Resme bakarken düştü. Kusura bakma."
Kağıdı elimden aldı ve okudu. Sinirlenmiş olmalıydı. Çene kaslarının gerildiğinden hissedebilmiştim.
"kibumu tanıyo musun?"
"Evet siz tanışıyor musunuz?"
"birbirimizden pek hoşlanmayız."
Yatağın üstündeki çerçeveyi aldı ve içindeki resmi yırttı. Gözlerim açılmış bir şekilde ne yaptığını izliyordum.
"hey napıyosun?"
"onunla olan her şeyi yok ediyorum. Geçen kavga ettiğim kişinin kim olduğunu sanıyordun?"
"kibum senin neyin oluyo woo hyung?"
"yakında öğrenirsin Misa. Lütfen bir şeyleri karıştırmadan uyu. İyi geceler"
Kapıyı kapattı ve odasına gitmişti. Telefonumu şarja taktım ve uyumaya çalıştım.
Sabah erken saatlerde kalktım ve woo hyung'la evimin olduğu yere geldik. O gittikten sonra hazırlandım ve evime gittim. Kibum'a mesaj attım ve 1 saat sonra bir kafe'de buluşacaktık. Üstüme rahat bir şeyler giyim ve evi topladım. Saat hızlı geçtiği için 10 dakikam kalmıştı buluşmamıza. Çantamı aldım ve yürüyerek kafe'ye gittim.
Bi kaç dakika sonra kibum gelmişti ve yüzünde morluklar vardı...