|BÖLÜM 10 •KAN•|

180 54 197
                                    


İyi okumalar umarım beğenirsiniz.♥️

BÖLÜM 10 : KAN

Tavanların; Ruhun çürüklerini, kirlerini ve daha birçok şeyi sırtlandığını, bu acılara ortak olduğundan bahsetmiştim daha önce. Şu an yine aynı konumadaydık.

Ben ona anlatıyordum o ise gıkını çıkarmadan dinliyordu beni. Tavanlar benim için ondan sonra gelen en anlayışlı şeydi. Duvarlara küskünüm çünkü onlar dinlemez, anlamazlar hep bir mesafe koyarlar, insan o duvarın ardında küçülür ve küçüldükçe yok olur. Bunu biliyordum ve bunu bilmeme rağmen hiçbir zaman duvarlarımı yok edemiyordum.

Ahmet'in söyledikleri zihnime ulaşıp beni dumura uğratmıştı. Yaklaşık bir saattir yatağımda hiç hareket etmeden kararan geceye, yağmuru dinmiş gökyüzüne ve gökyüzü gibi karanlık olan tavanıma bakıyordum. Yutkunup gözlerimi kapattım. Hayır, ağlamıyordum sadece canım acıyordu. Benim canım neden acıyordu ki?

Sıkıntılı nefeslerimden biri daha buhranı bol olan gecede kaybolurken, ellerim saçlarımdaki yerini bulmuştu. Küçükken saçlarıma zarar gelmemesi için birçok şey yapardım şimdi ise onlara zarar veren bendim. Çünkü o zaman babam vardı ve saçlarımı onun için seviyordum şimdi ise bir babam yoktu.

Kendi kendimi acıya, yalnızlığa sürüklediğim anlardan birindeydim ve yine Ece'nin ince sesi bunu bölmüş oldu. Artık bunu hissettiğini düşünecektim. Odamı kapısı açıldığında gözlerimi kapatıp uyumuş numarası yapmaya başladım. Odama dolan beyaz ışık kirpiklerimin arasından sızıp irislerime ulaşırken Ece'nin sesi de buna eşlik etti.

“Ada uyudun mu?”

Deniz, yarım saat önce gitmişti ve Ece de o gider gitmez duş almak için banyoya girmişti. Gözlerimi kırpıştırarak açıp Ece'ye baktım. Çünkü Ece benim bu saatte uyumayacağımı bilirdi. Ece, ıslak saçlarıyla kapıyı ardından kapatıp yatağıma doğru adımladı.

“Uyuyor muydun?”

Yalan söylemeyi bilmiyordum ve Yeşil Gözlü'nün dediği gibi yalan söylemeyi bilmiyorsam dürüst olacaktım. Ece'nin açık kahverengi gözlerine bakıp omuz silktim.

“Hayır, sadece gözlerimi dinlendiriyordum.”

Ece, bakışlarıyla yüzümü taradı, sanırım ağlayıp ağlayıp ağlamadığımı anlamaya çalışıyordu.

“Peki, Ahmet seni üzecek bir şey mi söyledi?”

Ahmet'in sözleri bir bir zihnime düşerken bakışlarım odağını kaybetmişti.

“Hayır,” dedim Ahmet'le olan konuşmalarımız bir film şeridi gibi göz bebeklerimin önünde geçip giderken. Ece, elini yüzüme yaklaştırıp olmayan yanaklarımı sıktı. Acımıştı! Kendimi geri çekip Ece'ye çatık kaşlarla baktığımda gülümsedi.

“Sadece nasıl bir duygu olduğunu tat istedim. Bu sayede bir daha yanaklarımdan uzak durmuş olursun,” dedi ve elini yüzümden çekip kendi yüzünü kapattı. Bilmiyordu ki ben istersem o yanağa her şekilde ulaşabilirdim. Ece'yle biraz vakit geçirmek için onun başlattığı oyuna uydum ve hemen harekete geçtim.

Parmaklarım Ece'nın tiki olduğu yerlere doğru yol alırken Ece bunun farkında bile değildi. Diz kapağının hemen üstü kasıklarının bir karış aşağısında tiki vardı ve kendisinden başka biri dokununca huylanıyordu. Parmaklarım oraya ulaştığında Ece anında hissetmişti ve yanağındaki elini çekip bacağının üzerindeki elime sertçe vurdu. Parmaklarım acısa da bu acıyı umursamadan yüzünden çektiği elinin yerini, acıyan parmaklarımla doldurdum.

Birkaç kere Ece'nin yanağını sıkıp bıraktığımda Ece, kızgın bir boğa gibi üzerime atlamaya hazırlanıyordu. Yatağımdan kalkıp kapıya doğru koştuğumda o da hemen peşimden geldi. Ben koştukça o kovalıyordu ve ben kahkaha attıkça o sinir küpüne biniyordu. Daha fazla dayanamadım ve salonun ortasında bedenimi duvara yaslayıp yere oturdum.

ADA  ◐Tamamlandı.◑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin