Çıplak ayaklara ve yaşlı gözlere selam olsun.
BÖLÜM 6: İS
Zihnim, kelimeleri yutan bir süzgeçti sanki ve ben hep aynı kelimelerin çevresinde dönüp dolaşıp aynı sonuca ulaşıyordum. Oysa benim istediğim bu değildi. Aynı kelimeleri kullanıp farklı dünyalara açılmayı istiyordum. Şu an yanımda oturan yeşil gözlü çocuğun yaptığı gibi...
Bir saate yakındır olduğumuz yerde öylece gökyüzüne bakıyorduk. Ne o konuşuyordu ne de ben. Soğuk hava ağaç yaprakları arasında süzüle süzüle tenime ulaşıp içimde bir ürpertiye sebep olurken kollarımı göğüs hizamda bağladım.
Soğuk hava gelişiyle beraber saçlarımı yüzüme savurmuş ve bana koşarken düşürdüğüm saç tokamın yokluğunu hatırlatmıştı. O an o tokaya ne kadar çok ihtiyacım olduğunu anladım ve bıkmış bir ifadeyle saçlarımı iki yana ayırdım. Gözümün önüne gelen kısımları kulağımın arkasına sıkıştırdım. İşte şimdi çok daha iyiydi.
“Hep böyle sessiz bir kız mısın?”
Aramızdaki sessizlik o kadar uzun sürmüştü ki onun sesini yeniden duymak beni beklemediğim bir anda yakalamıştı. Gökyüzünde olan bakışlarımı başımı oynatmadan ona çevirdim. Sorusunu aynı pozisyonda sormuştu ve ben de ona bakmaktan vazgeçip bakışlarımı tekrar gökyüzüne çevirdim.
“Genelde böyle biriyimdir,” dedim ve derime ulaşıp içime kadar ilerleyen soğuk havanın yavaş yavaş üşüttüğünü fark ettim. Parmaklarımı kollarım üzerinden ileri geri hareket ettirip kolumun ısınmasını sağlamaya çalıştım birkaç dakika boyunca.
“Doğrusunu söylemek gerekirse alışık değilim kızların sessiz oluşuna,” dediğinde tek kaşımı kaldırıp bu sefer başımla birlikte ona döndüm. Birkaç saniye gözlerimle yüzünü inceledim. Olduğum konumda sağ yanağınını görüyordum ve yanağında küçük lekelerin olduğunu gördüm. Sanki bu lekeler önceden olan bir yaranın izi gibiydi.
Göz hapsime daha fazla dayanamamış olmalı ki bakışlarını gökyüzünden çekti ve ağır hareketlerle yönünü bana çevirdi. Göz göze geldiğimiz anda içimde oluşan saçma hareketliliğe anlam verememiştim. Kesinlikle hücrelerim de çıldırmıştı.
“Öyle bakma kötü bir şey demedim. Sadece yani ne bileyim kızların kafası biraz daha hızlı çalışıyor yani ortama uygun şeyler konuşabiliyorlar, tabii bu söylediğim bazı kızlar için geçerli değil,” dediğinde nedensizce gülme isteği geldi ve bu isteği zorla bastırıp ona boş bir ifadeyle baktım.
“Bazı erkeklerin de kafası çok hızlı çalışıyor,” dediğimde burundan garip bir ses çıkardı. Bu bir gülüş veya homurdanma değildi. “Erkekler, kızların beynini kendi beyniymiş gibi kullanınca gerçekten zeki oluyorlar.”
Bu sözlerinden sonra gülme isteğimi bastıramamıştım ve ufak kıkırtılarım kara ama yıldızı bol olan gökyüzüne karıştı.
“Peki ya sen? Yani sen de bir kızın beynini kendi beyninmiş gibi kullanıyor musun?” dedim ve yüz ifadesini inceledim. Dudakları gerildi, yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. Gözlerim, tebessümü ve yeşilin her tonu olan gözleri arasında gidip gelirken beklemediğim bir şey söyledi.
“Maalesef bugüne kadar tanıdığım bütün kızlar tam bir geri zekalıydı. Ya da bilmiyorum belki de ben onlardan daha zekiydim”
Bazı kızları ezen ve kendini öven cümlesinden sonra ister istemez feminist damarım kabardı ve sert olduğunu umduğum bakışlarımla karşılık verdim boş ifadesine.
“Neden o kızları eziyorsun ki, belki onların gözünde de aptal konumunda olan sensindir?” dedim tek kaşımı son kelimeyle birlikte kaldırıp. İlk önce hiçbir şey demedi ve gözleriyle yüz ifademi inceledi sanki bakışlarıma yüklediğim ifadeden düşüncelerimi okuyabilecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA ◐Tamamlandı.◑
Ficção AdolescenteHayatta hiç yalnız olduğunuz zamanlar ya da yerler oldu mu? Tek kişilik yatakta iki kişi uyudunuz mu mesela? Her gece uyumadan önce yanınıza size güç veren bir bedenin uzandığını hayal edin, sizi her daim koruyup kollayan bir beden. Müzik dinlerken...