*Bu hikaye 28.09.2018 tarihinde bir bölüm olarak yayınlanmış ve sonra devam ettirilmemiştir. Tekrar yazılma tarihi olarak 06.01.2019'dur. Bugün bu tanıtım yazısı ise 26.02.2019 tarihinde yazılmıştır. En son düzenleme tarihi 26.07.2019'dur.♣♦♠
Benzer hayatlar yaşayıp çok farklı düşünceler ve yaşantılar biriktiren iki insanın kesişim hikayesi...
Birçok matematikçinin söylemine göre birbirine paralel olan iki doğru ne kadar uzatılırsa uzatılsın aynı doğrultuda kesişmezler. Peki ya iki yanlış aynı doğrultuda kesişirse, o zaman ne olur?
Düşünceleri zehir bir adam, zehirlenmeye meyilli bir kadın.
"Düşüncelerin zehir ve bu zehir sadece zihnine akıyor," dediğimde güldü.
"Evet, düşüncelerim zehirli ama bu zehiri taşıyan tek yer zihnim değil."
"Ne demek istiyorsun?" dedim yine ve yeniden şifreli konuştu. Sorduğum soruyla birlikte gözlerini gözlerimden çekip, göz kapaklarıyla yeşil gözlerinde gezinen anlamları sakladı.
Ayağını ortamızda bulunan sehpaya uzatıp koltukta yayılarak oturduktan sonra işaret parmağı şakağındaki yerini aldı.
"Kafamdaki; her şeyden ve herkesten daha güçlü bir zehire sahip. O zihnimde gezindikçe aynı zehir damarlarımda da gezinecek ve ben, kendimde güç bulduğum zaman onu burada barındırmayacağım."
Onunla tanışalı çok uzun bir süre olmamıştı ama az çok onu tanıyabilmiştim. Mesela, kimsenin anlayamayacağı ağırlıkta sözleri vardı ve ne kadar açık olmaya çalışsa da her bir kelime bir şifre içeriyordu.
Biraz önce söylediği şeyin kafamı meşgul etmesini engellemek için başka bir soru sordum.
"Kendinden şüphe duyduğun oluyor mu?"
Sorduğum soru onu rahatsız etmiş olmalı ki yavaşça göz kapaklarını araladı ve ateş saçan yeşil gözleri, göz bebeklerime düştü. Gözleri aramızda başlayacak olan yangının küçük kıvılcımlarıydı. Gözlerimi meydan okuyan bir tavırla gözlerine bakmaya zorlarken, gözlerinden bir ifade geçti. Gözleri her zaman karmakarışıktı ama bu defa gözlerinde gezinen duyguyu anlamlandırabilmiştim. O gözlerini kapatıp açarak beni; gözlerindeki ifadeyi anlamaktan alıkoymaya çalışsa da ben görmem gerek duyguyu görmüştüm ve gözlerinde gezinen o ufak kıvılcım; öfkeydi. Öfkeliydi.
Göz bebeklerindeki ateşi harlayan tek duyguyla ayağa kalktı ve kendi kendine birkaç tur attı. Öfkeliydi bunu saklamaya çalışsa da bu o kadar belliydi ki, belki de onu ilk defa bu kadar net görmüştüm. Gözlerini yerden çekip bana diktiğinde, gözlerindeki öfkenin bana değil, kendisine olduğunu fark etmiştim.
Onun soğuk bakışlarına karşın aramızda gittikçe büyüyen kıvılcımlar onun nefesini sesli bir şekilde üflemesiyle son buldu.
"Allah'ın her günü varlığımı sorgulayarak başlıyorum hayata..." Bir an olduğu yerde durakladı ve korkan adımlarla bana yaklaştı.
"Hatta senin varlığını bile sorguluyorum. Biliyorum gerçeksin, şu an yanımdasın ama bazen... bazen yanımda olsan bile kafamdaki, varlığını içime şüphe olarak düşürüyor."
Onun söylediği bu sözlerden sonra korkmam gerekiyordu ama korkmuyordum. Hiçbir şey söylemeden öylece onu izledim, o ise durmadı ve zehirli düşüncelerinden birini dile getirdi. Zehrin sindiği dudakları arasından çıkan kelimeler, vücudumdaki bütün kanın çekilmesine neden olurken, o an korkunun bedeminde de ruhumda da kol gezdiğine emin oldum.
"Senin hayaletinle aran nasıl?"
♠Bu hikayedeki acıları tüm çıplaklığıyla göreceksiniz. Baştan söylemeliyim ki, psikolojik açıdan etkilenebilirsiniz. Bu bir uyarıydı.
Yazma Tarihi ve Saati : 26.02.2019 / 17.30
~Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Mila.
17.04.2020/12.38
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA ◐Tamamlandı.◑
Genç KurguHayatta hiç yalnız olduğunuz zamanlar ya da yerler oldu mu? Tek kişilik yatakta iki kişi uyudunuz mu mesela? Her gece uyumadan önce yanınıza size güç veren bir bedenin uzandığını hayal edin, sizi her daim koruyup kollayan bir beden. Müzik dinlerken...