|BÖLÜM 16 •KABUS•|

43 21 0
                                    

BÖLÜM 16: KABUS

Hayatta insanın karşısına bazı noktalar çıkar ve biz onlara 'Dönüm noktası' deriz. İyi veya kötü hayatımız bir şekilde değiştirir bunlar ama fark etmeyiz aslında o dönüm noktasını bile kendimiz avuçlar hayatımızın ortasına bırakırız. Bazen briket briket dizeriz yanlışları, kırgınlıkları bazen de güzel şeyleri üst üste ekleriz bunların sonucunda ise büyük bir patlama olur. Duruma göre iyi duruma göre kötü. Fark ettiniz mi, kendi ellerimizle hazırlarız dönüm noktamızı.

Peki öyleyse benim dönüm noktam ne oldu şu hayatta?

Buna birçok şey sıralayabiliriz ama hayır hiç biri benim sorduğum sorunun cevabı olmaz. Benim dönüm noktam henüz avcumdayı ve ben avcuma bırakılan bu bombayı hayatımın merkezine yerleştirmeye korkuyordum.

Korkularıma bir yenisini eklediğim saniyelerde sokağımızdan çıkan arabaya göz ucuyla baktım. Zihnimin içinde hâlâ Oğuzhan'ın söylediği sözler vardı. Yeşil Gözlü de benim gibi hayal mı görüyordu? Peki ya benim gibi o hayallerin içinde kayboluyor muydu?

İçime derin bir nefes aldım ve arkamı dönüp evimizin bahçe kapısına doğru adımladım. Şehir uyanmıştı, öyle ki rüzgar bile esmeyi bırakmıştı. Ağır adımlarla zile bastım üst üste ve Ece sonunda uykulu bir sesle konuşup dış kapıyı açmıştı. Eminim ki ben merdivenleri aşana kadar Ece uykusundan sıyrılmış olacaktı bu yüzden yine ağır ağır tırmandım merdivenleri ve kendimde güç bulduğum zaman kapıyı çaldım. Kapıyı çalmamla birlikte kapı saniyeler içinde açılmıştı ve tahmin ettiğim gibi Ece uykunun kollarından sıyrılmak üzereydi. Beni görür görmez kenara kaydı ve bende içeri girdim.

"Arkadaşın nasıl oldu Ada?"

Tam ayaklarıma doğru eğilmiştim ki ayakkabılarımın olmadığını fark etmiştim. Sadece ayakkabılarım değil yanımda bana ait hiçbir şey yoktu. Öfkeli bir şekilde nefesimi verip kirli ayaklarımla halıya basmamaya dikkat ederek parkenin üzerinden yürüdüm.

"Ada ayakkabıların, eşyaların nerede? Ne oldu sana?" Ece şimdi tamamen sıyrılmıştı uykusundan ama ben hala başka yerlerdeydim.

"Sonra anlatırım Ece,"dedim düşüncelerimden sıyrılabildiğim ilk an ve banyo kapısının kolunu kavradığım zaman Ece hiddetle bana doğru geldi.

"O insanlar sana zarar mı verdi?"

Ece'ye yalan söylemek istemiyordum ve kalbim bu denli şiddetle çarparken yalan söyleyebilecek gücü de bulamıyordum kendimde bu yüzden başımı sağa sola salladım ve kısık çıkan sesimle "Hayır,"dedim ama Ece bana inanmadığını belli eder bir şekilde bana doğru adımladı ve beni kendinde çevirdi. Saniyeler içinde Ece'nin yüz ifadesi değişirken tek kaşımı kaldırarak ona baktım.

"Ada onlar sana ne yaptı!"diye bağırdı yüzüme doğru. Böyle bir şey beklemediğim için yerimde sıçradım ve gözlerimi kırpıştırarak "Hiç...hiçbir şey yapmadılar,"dedim aksayarak. Ece verdiğim cevaptan sonra "Bana yalan söyleme, eğer sana kötü bir şey..."demişti ki sözünü kestim.

"Kötü bir şey yok Ece. Aklından geçen şeyi tahmin edebiliyorum ama inan bana dokunmadılar,"dedim ikna edici bakışlar eşliğinde. Ece ise bana doğru bir adım attı ve eli boyunma kaydı.

"Peki öyleyse bu boynundaki iz ne?"dediğinde yutkunamadım. Boyunumda iz mi vardı? Ece'yi umursamdan banyonun kapısını açtım ve kendimi banyoya attım. Aynanın karşına geçtiğimde elim direkt olarak boynuma kaydı. Kırmız izler vardı. Yeşil Gözlü boğazımı sıktığı sıralar olmuş olmalıydı bu izler ama onun ötesinde boynumu kırmızıya boyayan başka bir şey daha vardı. O ise birkaç gün önce burnumun ucuna da değen Yeşil Gözlü'nün kanıydı. Fark ettim mi ki bedenim yavaş yavaş Yeşil Gözlü'nün kanıyla boyanıyordu.

ADA  ◐Tamamlandı.◑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin