Kelimelere yaslanıyorum, bıçak sırtı.
Mila MirelaBÖLÜM 17: ARKADAŞ
Bazen hayatın kontrolünü elinizden kaçırırsınız ve rüzgar nereye doğru eserse cılız bir ağacın ince dalı gibi sizde o yöne doğru savrulursunuz. Zihninizde, ruhunuzda, bedeninizde 'kontrol' kelimesine dair hiçbir şey oluşmaz.
Şu an tam olarak öyleydim. Kontrolünü kaybetmiş adımlarım yavaş yavaş sokak yoluna çıkarken, hâlâ geri dönebileceğimi biliyordum ama inatla gitmiyordum çünkü dedim ya kontrol bende değildi. Sanki omuzlarıma kalın ipler bağlanmıştı ve o ipleri benden kat be kat güçlü biri tutuyordu. O ipleri ne şekilde tutarsa ben öyle şekilleniyordum. Şimdi ise kafam yerde tam olarak ayak uçlarıma baka baka gidiyordum Yeşil Gözlü'nün yanına.
Sabahki güneş yine yerini serin havaya bırakırken sokağımız eski ruhsuzluğuna bürünmüştü. Şehir sessizleşmiş, rüzgar tenime küsmüştü. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime ve parkın içine doğru bir adım attım. Gözlerimi araladığımda harelerim, yeşil harelerle çarpıştı ve beni omuzlarımdaki iplerden tutan kişiyi
Yeşil Gözlü tek bakışıyla yere devirdi. İpler onun elinden kaydı ve ben ne yapacağımı bilemez halde olduğum yerde öylece kalakaldım.Uzaktan uzaktan baktık birbimize. Benim gözlerimdeki ifade korkuyken, onun gözlerindeki ifade pişmanlık, acı, çaresizlik daha adlandıramayacağım birçok duygu...
Yerimde öylece durdum, omuzlarımdaki ipler kollarımın iki yanına düşmüş, ben hareket yetimi kaybetmiştim. Yeşil Gözlü oturduğu salıncaktan kalkıp bana doğru adımladı. Aramızda birkaç adım kaldığında temkinli bir ifadeyle bir adım daha atmıştı ki, aramızdaki mesafeyi kapatmasına engel oldum ve bir adım geriye gittim.
"Korkuyorsun?"dedi. Aslında bu bir soru değil, tespit cümlesiydi. Hiçbir şey demeden gözlerine baktım zaten ne diyebilirim ki?
Yeşil Gözlü konuşmayacağımı anlayınca bir adım daha yaklaştı bana ve ben yine bir adım geriledim.
"Yaklaşma daha fazla bana,"dedim tamamen duygarımın kontrolünde. Sözlerimle birlikte Tugay'ın, yeşil hareleri bahara küsmüş çicek gibi kapandı ve zihnimin içine sonbaharın habercisi olan soğuk rüzgarların sesi doluştu.
Birkaç dakika boyunca olduğu yerde gözleri kapalı halde kaldı. Bende tam karşısında dikkatle ona bakıyordum. Gözlerim tek tek geziniyordu her zerresinde. Önce kirpiklerinin gizlediği gözlerinden konaklıyordu bakışlarım, ardından yanaklarından kayıp dudaklarına oradan çenesine, boynuna ve boynundaki çürümüş izde oyalandım saniylerce. O gözlerini açmadıkça benim onu inceleme sürem artıyordu ve bundan faydalanarak bakışlarım çok kaslı olmayan kollarından aşağı düştü. Sanki bedenim onun omuzlarında bir yerde ve o beni omuzlarından düşürmeye çalışıyordu ki eni sonu düşmüştüm zaten. Gözlerim bileklerine kaydığında harelerim irice açıldı ve bedenim refleks olarak bir adım geriledi.
Yeşil Gözlü elini yumruk yapmıştı ve eli öylece yanında duruyordu. Benim geriye doğru gittiğimi hissetmiş gibi gözleri anında açıldı ve benim kahverengi gözlerimle çarpıştı. Sessizce yutkundum ve o bana yaklaşmadan bir adım daha geriledim. Şu an gözlerimde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama Yeşil Gözlü'nün yumruk yaptığı eli çözüldü ve sakin bir sesle "Korkma,"dedi.
Olduğum yerde hiçbir tepki vermeden baktım. Tugay da bunu fark etmiş olmalı ki bana doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi küçülttü. Bakışları yumuşak bir hâl alırken ikna edici bir sesle "Lütfen beni dinle,"dedi. Kararsız gözlerim yeşil harelerini deşip geçerken "Lütfen,"diye yeniledi isteğini ve bende kabul ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA ◐Tamamlandı.◑
Teen FictionHayatta hiç yalnız olduğunuz zamanlar ya da yerler oldu mu? Tek kişilik yatakta iki kişi uyudunuz mu mesela? Her gece uyumadan önce yanınıza size güç veren bir bedenin uzandığını hayal edin, sizi her daim koruyup kollayan bir beden. Müzik dinlerken...