1. TAKİPÇİ

1.3M 48.3K 182K
                                    


Keyifli okumalar!

Şarkılar;
Teoman, İstasyon İnsanları
Scorpions, Wind Of Change

Yaşadığımı hissetmek için canım yansın diye  yeni bir yola çıkıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaşadığımı hissetmek için canım yansın diye  yeni bir yola çıkıyordum.

Gideceğim yolların sonunu çok iyi biliyordum ama o yollarda yürürken yaşayacaklarım ve yaşatacaklarım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dikenler bedenime batabilirdi, düşebilirdim ve tekrardan kalkıp koşabilirdim; çiçek bahçelerinde yürüyebilirdim, gökyüzüne sarılabilirdim ve bir an bile tökezlemeyebilirdim. Yürürdüm belki de sadece ve arkama bile bakmazdım; beni durdurabilirlerdi ama ben yine de koşmaya devam edebilirdim.

Nasıl yollardan yürüyeceğimi ve neler yaşayacağımı bilmiyordum ama bütün yolların tek bir sona bağlanacağının farkındaydım. O sonu yazmak için ilerliyordum, o son ise benden kaçmak için elinden geleni yapıyordu.

Hızlı adımlarla yurttan çıkarken ayaklarım birbirine dolanıyordu ve çantam kolumdan düşüyordu. Deri ceketimin tek kolunu giymeye çalışırken kapıda duran kadın güvenliğe hafifçe tebessüm ettim ve aynı şekilde karşılık bulduğumda çoktan onun yanından geçmiştim. Arkamdan "Yavaş ol, düşeceksin!" dediğini duysam da aldırış etmedim ve ceketimin tek kolunu sonunda giyip hızlı adımlarımı değiştirerek koşmaya başladım.

Ekim ayının verdiği serinlik İstanbul'un üzerine çökmüştü ve bugün diğer günlere göre güneş ortalıklarda görünmüyordu. Koşarken yüzüme çarpan rüzgâr gözlerimin yaşarmasına neden oluyordu ve alnım da sıcak olmamasına rağmen terlemişti. Saçlarım gözlerimin önüne gelirken, birkaç kişiye çarpmıştım ve arkamdan söylendiklerini duymuştum.

Metro durağının önüne geldiğimde merdivenleri ikişer ikişer inmeye başladım ve insanların bakışlarını görmezden geldim. Geniş ve daha soğuk olan koridora indiğimde bir yandan da çantamın içinde metroya binmek için kartımı arıyordum. Ayağıma giydiğim spor ayakkabılarımdan bir tanesinin bağı açılmak üzereydi ve kendimi onun üzerine basarak düşeceğim düşüncesine alıştırmaya çalışıyordum; düşmek şu an daha doğru olandı.

İstanbul'da herkes bir yerlere yetişmeye çalıştığı için ve genelde birkaç kişi de benimle beraber koştuğu için çok göze batmıyordum ama bir süre yaşadığım dingin yer olan Bozcaada'da böyle koşsaydım insanlar bana büyük bir şaşkınlıkla bakabilirdi.

Turnikelerin önüne geldiğimde metroya kaç dakika olduğuna gözlerim kaydı ve dört dakika olduğunu görünce çantamın içinde daha büyük bir hırsla kartı aramayı başladım. Önümde birkaç kişi vardı ve onlar da oldukça hızlı hareket ediyorlardı. En sonunda kart elime ulaştığında kartı okuttum ve turnikeden geçerek hızlıca gideceğim yöne doğru ilerledim.

"Lütfen lütfen lütfen," diye fısıldadım dişlerimin arasından ve metro bekleyen kalabalık insanların olduğu tarafa doğru yöneldim. Bakışlarım herkesin yüzünde tek tek gezerken adımlarım birbirine dolanıyordu ve ne tarafa gideceğimi şaşırıyordum. "Lütfen," dedim son kez ve gözlerimi kısarak etrafa bakmaya devam ettim. Tam o sırada açılmış olan bağcığıma bastım ve öne doğru sendelediğimde "Siktir," dedim yüksek bir sesle ve birkaç kişinin bana döndüğünü fark ettim. Önümdeki yaşlı çift keskin bakışlarıyla beni süzdüklerinde duruşumu düzelttim ve "Pardon," diye mırıldandım. "Sanırım düşüyordum ve ünlemi çok bastırdım, üzgünüm. İçimden söylemeliydim." Ne saçmalıyordum?

SOKAK NÖBETÇİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin