16 Mayıs 2021 güncellemesi: Bölüm yorumlarında fazlasıyla spoiler olabilir, eğer hoşlanmıyor ve keyif alarak okumak istiyorsanız yorumlara bakmayın.
Bütün Sokak Nöbetçileri'nin gözleri benim üzerimdeydi, benim gözlerim ise onun turkuaz rengi gözler...
Şarkılar: Sertap Erener, Lâl Kalben, Aramızda Lord Huron, The Night We Met
Bartu Sarca'nın güncesinden...
15.02.2004
Adım Bartu oldu, gerçekten tek bir adım var artık.
Bugün yanakları kırmızı, öfkeli, kocaman gözleri olan bir kız tanıdım. Gerçek adını bilmiyorum ama ona Lâl dediler. Lâl'in anlamı dilsiz demekmiş. O dilsiz değil, gördüm dili var, bana uzattı.
O sadece konuşmuyor, konuşmak istemiyor. Eli daha kalem bile tutmuyor, okuma yazmayı bile bilmiyor.
Ben ondan büyüğüm, çok büyüğüm hem de. Ona her şeyi öğreteceğim ama çok korkuyor. Benden kaçıyor. Korkacak, kaçacak ne var ki? Ben kötü birisi değilim, bunu öğrenecek.
Bu günlüğü bana verdiler, yaz dediler. İlk yazdığım Lâl oldu. Benim Lâl'im oldu.
Elin kalem tuttuktan sonra sen de beni yazacaksın, Lâl.
Ben hep ama hep senin yanında olacağım, hep seninle olacağım, hep seni koruyacağım.
"Birinci Sokak Nöbetçisi, Bartu"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Geçmişimi hiçbir zaman unutmayı istemedim, geçmişimi hiçbir zaman silmek de istemedim ama o geçmişe dönüp kendimi izlemek benim için en büyük armağan olurdu.
Herkesin kötü anıları vardı, bunu biliyordum. Yaşadıkları ya da yaşamak zorunda kaldıkları; yaşayamadıkları belki de yaşayamadığı için oluşturdukları pişmanlıkları. Birçok insan geçmişini silmek istediğini söyleyebilirdi hatta unutmak istediğini, geriye dönse o anı tamamen değiştireceğini. Benim böyle değildi. Ben sadece geçmişime gidip kendimi izlemek istiyordum.
Bütün yaşlarımı izlemek istiyordum, bütün gittiğim yolları görmek istiyordum, bütün gerçekleri defalarca tekrar tekrar hatırlamak istiyordum.
Hep kendimin bir adım uzağında olmalıydım. Çünkü beni bu hale getiren insanların yüzleri hafızama kazınmalıydı, yollarıma taş koyanların kendilerini göstermeleri gerekiyordu, bir çocuğun masumiyetini çalanların gözlerinin içine bakmak istiyordum; oluşturdukları kişiyi görsünler diye.
Tuhaftı, öyle tuhaftı ki bu hisleri yeni yeni anlayabiliyordum. Hiçbir zaman intikam duygusuyla kavrulan birisi olmamıştım, bana yapılanların zararları hep banaydı, o insanlar sadece vücudumda bir kanserdi ve ben hiçbir zaman o insanlardan intikam almak istememiştim.
Şu an ise elime bir silah verseler gözümü kırpmadan beni bu hâle getiren herkesi tam kalbinden vurabilirdim; tam kalbinden çünkü o insanları vurduğum zaman kan akar mıydı, görmek isterdim.