40. AİLE

930K 38.3K 257K
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! :)

Keyifli okumalar!

Şarkılar:
Zakkum, Gökyüzünde
Shamrain, The Empty flow

Lâl Sarca'nın güncesinden...

05.01.-

Bugün ben birini öldürdüm.

Bugün ben birinin son nefesini verişini izledim.

Bugün ben, o kişiden en büyük intikamımı aldım. Bugün ben o intikamı alırken birisi elime silahı verdi, bir başkası elimi temizledi.

Ve ben bugün, Koza'nın en büyük suçunu sırtıma alırken, onu da kendimle beraber ölümün kollarına itekledim.

Ölüm demek ihanet demekti.

"Dördüncü Sokak Nöbetçisi, Lâl Sarca"

Bu hikaye, benim kendi yarattığım hikayemdi; sayfaları çevirirken kendimi okuduğumu ise hiçbir zaman anlayamayacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu hikaye, benim kendi yarattığım hikayemdi; sayfaları çevirirken kendimi okuduğumu ise hiçbir zaman anlayamayacaktım.

Hikayemin sonunun nasıl olacağını bilmiyordum ama hikayemin başlangıcı, annem kendisini öldürdüğü gün başladı ve beni ben yapan, o günün ve tek bir kurşunun gölgesiydi. Beni ben yapan, bir iki kişilik bir ailenin çöküşüydü, beni ben yapan; gölgesinden bile korktuğum geçmişimdi.

Geçmişin içinde çırpınan küçük bir kız çocuğu muydum yoksa kendisini yeni yeni affetmeye başlayan yetişkin bir kadın mıydım, işte bunu bilmiyordum.

On bir yaşındayken, yetimhanede çalışan bir yurt çalışanı bana öfkelendiği bir anda, annene mi yoksa babana mı karakter olarak benzediğini bilmemek seni kötü bir insan yapacak demişti. Neden olarak ise önümde örnek olarak alacağım kimse olmamasına bağlamıştı. Yaşı ellilerindeydi, kır saçları vardı, kısa bir boyu ve üç çocuğu. Kötü kalpli bir adam değildi ama sert bir üslubu vardı.

O zamanlar benim için insanlar bana zarar veren kötü insanlar ve zarar vermeyen iyi insanlar olarak ikiye ayrılırdı. O adam, bana hiç zarar vermemişti ve bu onu iyi bir insan yapardı gözümde.

O andan sonra bu cümleler aklıma kazınmıştı ve bir insanın kendisinin annesi de aile de olabileceğine kendime inandırmıştım, hayallerimizde yaşattığımız anıların, gerçekleşmese bile bize yol göstereceğini düşünmüştüm.

Helin'in annesi, Helin'di. Helin'in üstünü örten yine Helin'di. Saçlarını ören de Helin'di. Ayağa kaldıran da Helin'di. Yemek yapmayı öğreten de Helin'di.

Ama Helin'in babası hiç yoktu. Helin, Helin'in babası olamadı. Şu an fark ediyordum; eksikliğini, kırgınlığını, öfkesini, acısını en fazla hissettiğim kişi annemdi. Bir kez bile babama öfkelenmemiştim. Annemin sırtına ağır bir kambur bırakmıştım, babamın sırtı ise dimdikti ama omurgasızlığı gözlerimin önündeydi.

SOKAK NÖBETÇİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin