"Ben sadece saklanmak istiyorum."
Mayıs Dinçer
Yarım saattir banyodaydım. Bir sürü tuvalet kağıdı harcamıştım ve her yer kanlı peçeteyle dolmuştu.
Galiba kan kaybından öleceğim..."Mayıs?" Annemin kısık sesiyle bakışlarım beyaz,kırık kapıya döndü. "Efendim?"
"Kızım kaç dakikadır ne yapıyorsun orada? Yanıma gel de eline pansuman yapayım."
"İyiyim anne. Sen yatıp uyu."
"Hayır, hemen buraya gel." dedi sertçe. Başka çarem yoktu. Ayağa kalkıp kapıyı açtım.
Annemin bakışları hemen elime kaydı. Gözleri büyüdü ve elimi tuttu. "Kız, kan kaybından öleceksin! Hemen hastaneye gidiyoruz."
"Hayır anne." dedim elimi kendime çekip. Hastaneye gidecek cesaretim yoktu...
"Mayıs-"
"İyi olacağım. Sen yatıp uyu," Onu zorla ikna edip odaya gönderdim ve geri tuvalete girdim.
Üst dolaptan yaraları temizleyen ilacı aldım. Sol elimle açmaya çalışırken yere düştü.
Eğilip ilacı yerden aldım ve kafamı kaldırdım. Kaldırmamla lavaboya vurmam bir oldu. İçimden şansıma tükürürken yavaşça ayağa kalktım.
Ne yapacaktım? Hastaneye gitmeye cesaret edemiyordum. Böyle hiçbir şey yapmadan durursam daha çok kan kaybedecektim.
"Allah'ım..." Mırıldanarak elimi peçeteye sarıp çıktım banyodan. Acilen bir şeyler yapmam gerekiyordu.
Odama girdim ve sessizce ceketimi giymeye çalıştım. Elim cidden acıyordu. Yüzümü buruşturup giydiğimde annemi bana bakarken buldum.
"Nereye?" dedi fısıldayarak.
"Elim için bir şeyler bulacağım. Beni merak etme,sana haber veririm. Uyu sen." Yanına yaklaşıp yanağından öptüm. "Gerçekten, iyi olacağım."
"Dikkat et." dedi en sonunda. Hafifçe gülümsedim ve başımı salladım. Babam ikimizin birden ortadan kaybolduğunu öğrenirse kötü şeyler olurdu...
Sessizce odamdan çıktığımda bakışlarım babamın odasına kaydı. Ona baba demek bile istemiyordum da neyse...
Sol elimle zorla kapıyı açtım ve sessizce çıktım evden. Hemen yardım bulmam ve çabucak eve dönmem gerekiyordu.
Adımlarım sokağın aşağısına yönelince eczaneye gitmeye karar verdim. En azından orası hastane kadar büyük ve korkunç değildi.
Bir süre yürüdükten sonra elime baktım. Peçete kıpkırmızı olmuştu. Dudaklarımı ısırdım... Şimdi gerçekten duvara toslamıştım.
Etrafa bakındım bir süre daha. Görünürde hiç eczane yoktu... Allah'ım ne olur yardım et... Lütfen bir yol bulayım...
"Sen?" Arkamdan gelen sesle irkilerek döndüm. Bu, bana çarpan çocuktu. Kanayan elime baktı ve kaşlarını çattı. "Hastaneye gitmemişsin... İyi mi oldu şimdi?"
Yanıma geldi ve kanayan elimi tutup peçeteyi açtı. Yüzünü buruşturdu ve "Gerçekten hastaneye gitmen gerek." dedi. "Dikiş atmaları gerekiyor."
Ondan yardım iste gitsin. Başka çaren yok... "Şey..." dedim bakışlarımı yere çevirip. "Benimle hastaneye gelir misin? Ben... Ben biraz korkuyorum da."
Başını salladı. "Gelirim. Hem suçlu hissediyorum. Benim yüzümden bu hale geldin."
"Sağ ol..." diye mırıldandım. Önden yürümeye başladığında bende biraz ürkerek peşinden gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya
Teen FictionYa kadın giderde adam biterse... Geçmişin kirli elleri, boyunlarına dolanacaktı. Geçmişin kırgın sayfaları, yüzlerine yapışacaktı. Geçmiş, onların geleceğini çalmıştı...