Medya; Mayıs Dinçer
*
Yazım hataları varsa kusura bakmayın...Mayıs'tan
Birkaç saniye, birkaç dakika, birkaç saat, birkaç yıl... Bir şeylerin değişmesi,bir şeylerin geçmesi zaman dilimlerinde belli oluyordu. Hep diyorduk ya,zaman tek ilacımız diye...
Bazı insanlara,bazı yaralara zaman fayda etmezdi. Aksine,daha çok inancını yitirir, daha çok kanardı. Ama yine bir umudun olurdu. Geçeceğine dair... O umudu kaybetmemeliydik.
Babamın kim olduğunu bilmiyordum. Yaşıyor muydu,iyi miydi,rahat mıydı, mutlu muydu... Hiçbirini bilmiyordum.
Bildiğim tek şey, beni istemediğiydi. Bir çocuk için,sevilmemek çok zordu. Ama ailesi tarafından sevilmeyen çocuklar, işte onlar en şanssız olanlardı. Yine de bana göre bir gün çok sevileceklerdi.
Annemin ve babamın beni neden istemeyip Faruk Kozan'a verdiğini çok merak ediyordum. Aslında sebebi çok belliydi ama bunu onlardan duymak istiyordum.
Acıtacağını,kalbimi kıracağını da biliyordum. Yine de, istiyordum işte. Biyolojik ailemin ne durumda olduğunu merak ediyordum.
Harun'u babam bilirken çok kırgın bir kız çocuğuydum. Bir kızın, babasına kırgın olması demek, kahramanını kaybetmiş olması demekti bana göre.
Benim babam, hiçbir zaman kahramanım olmamıştı. Olmasını çok dilemiştim...
O soğuk odamda, soğuk çarşaflarıma sarılırken bunun için dua etmiştim. Benim babam, hiçbir zaman kahramanım olmadı.
Benim babam, beni terk edip gitti. Benim babam, beni istemedi.
Üvey babam bile, benden nefret etti.Sahi, anne, ben nefret edilmeyi hak ediyor muydum? Neden beni sevmemişlerdi? Neden beni istememişlerdi?
Gözyaşlarımı sildim ve batan güneşe baktım. Öz ailemi bulmama ramak kalmıştı.
🌼
Ablam ve annemle birlikte arka bahçede oturuyorduk. Ablam kitap okuyordu annemde gökyüzünü izliyordu.
Bende onlara bakıp, geçmişi düşünüyordum. Bu aralar geçmişi çok düşünüyordum. Sürekli kim olduğumu sorguluyor, biyolojik ailemi düşünüyordum.
Onları bulmama çok az kalmıştı. Buğra ve Fulya Hanım bana yardım ediyorlardı.
Elçin,Buğra, annem, ablam, hepsi bana sürekli yapmamam gerektiğini söylüyordu ama ben vazgeçmemiştim. Onlarla konuşmak istiyordum.
İç çektim ve anneme baktım. Benim kahramanım oydu işte. Öz kızı değildim belki ama, onun kızıydım sonuçta.
"Mayıs," Ablamın sesiyle ona baktım. "Hım?"
"Biyolojik aileni bulmak seni üzmeyecek mi? Hazır mısın olacaklara?"
Başımı salladım. "Bunu çok kez konuştuk abla. Onları bulmaktan korkmuyorum, kırılmaktan ya da üzülmekten de. Her şeyi öğrendiğim gün yeterince üzüldüm zaten."
Annem destek olmak ister gibi elimi tuttu ve hafifçe gülümsedi. "Ben her zaman yanında olacağım. Her zaman annen olacağım..."
Gülümsedim burukça. "Biliyorum. Teşekkür ederim."
"Çok duygusalız. Ağlamak istemiyorum." dedi ablam ve eve girdi.
Bir süre daha bahçede oturduktan sonra bizde eve girdik. Ablam Nefes'le birlikte oyun oynuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya
Teen FictionYa kadın giderde adam biterse... Geçmişin kirli elleri, boyunlarına dolanacaktı. Geçmişin kırgın sayfaları, yüzlerine yapışacaktı. Geçmiş, onların geleceğini çalmıştı...