BÖLÜM1: İLK GÜN

20.3K 550 389
                                    

Özenle katladığım kıyafetlerimi, annemin sorgulayan dik bakışları eşliğinde, yatağımın üzerindeki valizin içerisine oldukça yavaş hareketlerle yerleştiriyordum. Annemin sıkıntıyla verdiği nefesi tenime çarparken bakışlarımı şüphe dolu yüzüne taşıdım. Merak içerisindeydi. Bunu göz bebeklerine işleyen ifadeden açıkça görebiliyordum. Annem soğuk duruşunun ardında daima çatlak bırakırdı. Duygularını ustaca gizlemeyi başaran bir kadın olmamıştı. Acısını, sevincini tüm duygularını o küçük çatlaktan içeri baktığınızda görebilirdiniz. Takındığı soğuk maskesi onun koruyucu duvarlarıydı ve annem düşüncelerini ele veren çatlağı fark ettiğinde çok daha soğuk ve kalın bir duvar daha örerdi.

Valizin kenarında duran elimi avucunun arasına aldı, bu hareketine şaşırsamda tepki vermedim, kolumu çekiştirerek yatağın üzerinde oturmamı istedi. Karşı bir tepki vermek yerine ne istediyse yaptım. Yatağın üzerine oturduğumda soğuk ve durgun bakışları yüzümün her bir santiminde gezindi. Gözleri parlak ve donuktu. Annemin bu haline içim acıyor olsada hemen yelkenleri suya indirmemem gerektiğini çok iyi biliyordum.

O Gülfem Gümüşay'dı. Oyunlar oynaması seven, bir numaralı yalancıydı. Beni kıskıvrak kandırabilir oyunu lehine çevirebilirdi.

Kurumuş, gül kurusu dudakları havayı içine doldurarak açıldı. "Kızım, nereden çıktı bu okul değiştirme? Eski okulunun nesi vardı?" Ses tonuna yansıtmadığı kızgınlığı, sesinde çatlaklar oluşturuyordu. Sıcak avucunun içerisindeki elimi, bir diğer elinin avuç içiyle hapsettiğinde hissettiğim o müthiş şefkat duygusu tenimi yakıp kavuruyordu.

İşte yine aynı şeyi yapıyordu. Hedefi sevgiye aç bıraktığı kalbimdi. Onu, pençeleri arasında ezmek annem için çocuk oyuncağıydı.

"O okul bana göre değildi anne." Gözleri şüpheci bir tavırla kısılırken, az sonra duyacaklarımın kalbimi acıtacağını sezdim. Nitekim öylede oldu.

"Ne yani, abinin ölümle burun buruna geldiği okul mu sana göre?" İşte bu kez kızgınlığı ses tonuna ilmek ilmek işlenmişti ve kelimelerindeki ateş fütursuzca bedenimi taşıyordu. Yıllardır bu konudan kaçınan annem sonunda abimin ölümle burun buruna gelişini dillendirmişti. Bozuntuya vermeden, alaycıl bir gülüşü içim yana yana yüzümde sergilerken annemin durumumdan olan hoşnutsuzluğu gözlerine yansıyordu.

Bunu sen istedin anne. Böyle olmasını sen istedin.

" Anne... Abimin aptallık edip intihar etmesi, o okulda okumama engel değil. Hem dedim ya kimse beni tanımayacak. Aklın bende kalmasın, kimse benimle alay etmeyecek. Üstelik öyle prestijli bir okuldan mezun olduğumu düşünsene?" Annemi yalandan ikna etme çabalarım gayet iyi sonuç veriyordu. Büründüğü iyi anne rolünü üzerinden sıyırmaya başladığını, dolmuş gözlerindeki yaşı elinin tersiyle dağıtırken fark etmiştim.  Dudaklarına derin sinsi bir tebessüm yerleştirmişti. Nemli avucunu kolumun üzerinde gezdirirken giderek yüzüne yayılan tebessümü, karanlık bir gülüşe dönüşürken, içimden bir şeylerin koptuğunu hissettim.

Böyle olacağını biliyordum. Beni aptal bir kız olarak görüyordu. Birkaç şefkatli dokunuş ve sözcükle bütün yelkenleri suya indireceğimi sanıyordu. Ancak yanılıyordu. O da herkes gibi beni hafife alıyordu. Hata yapıyordu. Gülfem Gümüşay kızını itmeye çalıştığı kuyuya haberi olmadan gözleri bağlı koşuyordu.

Gürdal kolejine gitmem ailemizin saygınlığını bir tık daha arttıracaktı. Tabii annem ben okuldan mezun olana kadar o okulda okuduğumu yalnızca akrabalarımıza anlatabilecekti. Mezun olduğumda bu koz Gülfem Gümüşay'ın, yani annemin dilinden asla düşmeyecekti.

Karanlık gülüşünün yüzünde bıraktığı izler silinmeden, hiçbir şey söylemeyip yanımdan kalkarak gittiğinde ardından bakakaldım. Rolünü iyi oynamıştı. Sanıyordu ki kızım avucumun içinde, onu istediğim gibi şekillendirebilirim. İşte yine yanılıyordu. O okula gitmemin tek bir amacı vardı, o da abimin intikamını almaktan başka bir şey değildi.

ZORBA +18  / OKUL 2019 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin