Eşyalarımın bir kısmını yerleştirdiğim yurt odamın yabancı görüntüsü üzerinde boş bakışlarımı gezdirirken, aklım tamamiyle boşluktan ibaretti. Birkaç adımda ulaştığım cam kenarından, okulun büyük bahçesinin kalabalık görüntüsünü seyrettim. Ailelerinin varlıklarıyla övünerek birbirlerine üstünlük taslayan öğrenciler gruplaşarak, köşelere ayrışmışlardı. Onlara acıyan gözlerle bakarken yüzümü buruşturdum.
Tam bir hafta olmuştu abimin cehennemine yerleşeli. Koca bir hafta boyunca her santimini ezbere bildiğim okulu, ilk kez görüyormuş gibi yüzümde aptal bir gülüşle gezip durmuş, kendime sonradan görme yeni öğrenci profili oluşturmuştum. Arda Gürdal ve aptal sürüsü arkadaşlarını ara ara takip etmiş, aralarında geçen konuşmalara, onlara çaktırmadan kulak misafirliği etmiştim. Erkeklerin arasında dönen muhabbet kelimenin tam anlamıyla iğrençti. Yanlarından geçerken dahil olduğum konuşmaları, sanki kokuşmuş çöp konteynırlarının yanından geçiyormuşum gibi midemi kaldırmıştı.
Birkaç kez tıklatılan kapımın tok sesi düşüncelerimi inzivaya davet ederken bedenim korkuyla irkilerek buz kesti. Bu cehennemde nefes aldığım sürece bedenimle bütünleşmiş korku duygusu benden asla ayrılmayacaktı. Kendimi diken üstünde güvensiz hissettiğimden odamın kapısını daima kilitliyordum. Ancak kapıyı kilitlemek dahi içimi rahatlatmaya yetmiyordu. Sanki gökyüzüne gerilmiş ince bir ipin üzerinde dengede durmaya çalışıyordum. Avucumun arasına hapsettiğim anahtarı iki kez ters yöne doğru çevirip kapıyı açtığımda karşımda Umay'ı buldum. Sağ elini havaya kaldırıp kocaman gülümseyerek, "Selam," dedi. Tıpkı onun gibi gülümseyerek karşılık verdim, tek fark benim gülüşüm sahte, onunki içten ve gerçekti.
"Dün sınıf başkanı olarak sınıf listesine göz attım ve tam bir saat sonra başlayacak olan kimya dersinde aynı sınıfta olduğumuzu fark ettim." Bedenimin ağırlığını sağ bacağımın üzerine vererek, kaşlarımı sadede gel dercesine umursamazca kaldırdım. Yüzündeki gülümsemesini bozmadan konuşmaya devam etti. Nedense söylediklerinden ziyade dişlerinin düzgünlüğüne ve beyazlığına dikkat kesilmiştim.
"Belki derse birlikte gideriz diye düşündüm. Tabii istersen? Hem sana okuluda tanıtabilirim?" Dişleri gerçekten mükemmeldi. Ve yine mi biri bana okulu tanıtmak istiyordu? Artık bu cümleyi duyduğumda kusmak istiyordum.
Gözlerimin içine evet cevabını duymak için çırpınan bir ifadeyle baktığında onu reddederek kırmak istemedim. Sanki hayır desem karşımda paramparça olacaktı. Tanrı onu öyle kırılgan bir çehreyle yaratmışki, çehresinden yüreğime damlayan naifliği ona karşı kin gütmeme engel oluyordu. Herkesi düşman bellediğim bu cehennemde, bu kıza karşı gardımı indirmiş, hissettirdiği samimiyetine inanmıştım.
"Neden olmasın, on dakika içinde hazır olurum. İçeri gelsene?" İçeri geçebilmesi için kenara çekilirken burnuma dolan çiçek kokusu hoşuma gitmişti. Solgun yüzünde çiçek gibi açan gülümsemesiyle birlikte içeri girdiğinde, hemen ardından kapıyı örterek anahtarı aksi yöne bir kez çevirdim. Kapıyı kilitlemem dikkatini çekmiş olmalıydı ki sorgulayıcı bakışları gözlerime cevap beklercesine bakıyordu. Elimle yatağımı gösterip oturmasını söylediğimde bakışlarını üzerimden çekip yatağıma devirdi, giysi dolabımın sürgülü kapağını yana kaydırarak, okulun her öğrenciye özel olarak diktirdiği lacivert üniformayı alıp tek kelime etmeden banyoya girdim. Üzerimdeki kıyafetleri hızlıca çıkarıp bir kenara koyduktan sonra üniformayı üzerime geçirdim. Tam bel hizasında biten beyaz bir gömlek üzerine, okulun adı ve amblemi işlenmiş koyu lacivert bir ceket ve dizlerimin fazlaca üzerinde olan kıvrımları beyaz şeritlerle desenleştirilmiş koyu lacivert bir etek. Odamda birinin olduğunu bilmenin verdiği rahatsızlıkla oyalanmadan banyodan çıkıp Umay'ın yanında soluğu aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORBA +18 / OKUL 2019
Teen FictionSırtımı hızla duvara çarptı, bedenime yayılan acıyı henüz dindirememişken kapıyı kapattı ve kilitledi. Kapının kapanmasıyla karanlığa boğulan odada yankılanan nefesinin sesini tenimde hissedebiliyordum. Yaklaştı... Yaklaştı... ve durdu... Artık t...