İKİNCİ KISIM
🎐🎐🎐
Uysallaşan gökyüzünü usul usul terk eden gri renkli bulutların ardından mat bir parlaklıkla ışıldayan ikindi güneşi, duvardaki kare boşluğa monte edilmiş şeffaf camın yüzeyinde elmas parçaları gibi parıldayan yağmur damlalarını buharlaştırmak istercesine yoğun bir ısı yayarak yeryüzüne ulaşırken, dakikalardır bozmaya güç bulamadığım pozisyonu sonunda bozarak yatağın serin yüzeyi üzerinden doğruldum.
Oturur pozisyona geldiğim yatağın üzerinden bacaklarımı aşağı sarkıtarak ellerimi çıplak dizlerimin üzerine düşürdüm. Kafamın içinde birbirine hunharca saldıran düşüncelerin gürültüsü yükselirken, iri gözlerimi ele geçiren boşluk büyüyerek her şeyi yutmak isteyen dipsiz bir kara deliğe dönüştü.
Sessizliğin sarmaladığı odaya dolan kapının tok sesiyle birlikte bakışlarım kapının pürüzsüz yüzeyine dikildi. O kadar umursamaz bir ruh hali içerisindeydim ki, yerimden kalkmak bir yana dursun milim kıpırdamamış, sıkıntılı bir nefesi ciğerlerimden söküp atmakla yetinmiştim.
"Kimsin?"
Sessizlik.
"Kimsin dedim?" Sesim bu kez bir öncekine göre daha gür ve daha sert çıkmıştı. Boşluğun hüküm sürdüğü irislerim zırhlarını kuşanarak ifadesizliği üzerlerine geçirdiğinde ayaklanarak kapıya doğru adımladım.
Anahtarı kilidin aksi yönüne bir kez çevirerek metalik tok sesin etrafa yayılmasına izin verdim.Kapı kolunu indirerek araladığım kapının ardında dikilen yurt Müdire'sini görmek kısa bir anlığına afallamama neden olurken kendimi çabucak toparlamayı başarıp zoraki bir tebessümü yüzüme yaydım.
"Melisa merhaba tatlım."
"Merhaba Ezgi Hanım. Bir sorun mu vardı, niçin geldiniz?"
İnce dudaklarının üzerine kapanan zarif parmakları, dudaklarından firar eden kısık sesli kahkahayı gizleyemezken kısılan gözleri yüzümde turladı.
"Bir sorun yok tatlım. Sadece yurt odana ve okula alışabildin mi diye kontrol etmek istedim. Her şey yolunda mı?"
Dudaklarıma yapışan tiksinti tebessüm varlığını sürdürmeye devam ederken kaşlarımı kaldırarak havayı derince soludum.
"Elbette. Elbette, her şey yolunda. İçeriye girmek ister misiniz?" Nezaketen sorduğum soruya kaşlarını çatarak bakan ruhumun görünmez suretine omuz silktim. Annem her zaman mevkisi yüksek olan insanlara karşı artı bir saygı ve sevecenlik göstermemi tembihlerdi, bu aptal zorunluluk duygusu annemin saçma dayatmalarından aklıma kazınan birkaç masum kuraldan yalnızca biriydi.
Bunu sakın unutma Melisa, derdi. Eğer karşında önemli bir insan duruyorsa ona saygıda hiçbir kusur etmemeli ve her zaman onun yanında olmayı öğrenmelisin.
Annemin kulaklarımda yankılanan sesi harelerimde minik bir sarsıntı oluştururken, çocukluğumun üzerine devrilen zamanın kalıntıları arasından kurtulmayı diledim.
"Ah, üzgünüm tatlım pek vaktim yok bugün, belki başka bir zaman tekrar uğrarım." İçtenlikle gülümseyerek sıraladığı kelimelere son verirken son anda bir şey hatırlamışcasına bir anda parladığında şaşkınca Ezgi Hanımın yüzüne baktım.
"Ah, neredeyse unutuyordum. Okul kaydın bugün tamamen halloldu tatlım. Yarın okul müdürü Salih Beye uğrayarak sınıfını öğrenebilirsin." Başımı aşağı yukarı oynatarak Ezgi Hanımın sözlerini onaylarken kapıyı yarıya kadar kapayıp yanağımı kapıya yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZORBA +18 / OKUL 2019
Ficção AdolescenteSırtımı hızla duvara çarptı, bedenime yayılan acıyı henüz dindirememişken kapıyı kapattı ve kilitledi. Kapının kapanmasıyla karanlığa boğulan odada yankılanan nefesinin sesini tenimde hissedebiliyordum. Yaklaştı... Yaklaştı... ve durdu... Artık t...