[30] İnsanın Savaşı Kendisiyledir

145 21 280
                                    

UMUT uyandı. Nöbetini gecenin en soğuk, en karanlık saatinde yapmış bir askerin sabah erkenden uyandığındaki hâl vardı üzerinde; biraz mahmur biraz sinirli... zihninde ise hep kargaşa hep karmaşa...

Oysa güzel bir bahar sabahına uyanmak isterdi. Bahar mevsiminin insana uyku veren havasında yataktan çıkmaksızın hayaller kurmak isterdi, her ne kadar hayalleri olmasa da. Belki bir yarım saat daha kestirmek isterdi. Sonrasında uyanıp bir yarım saat de başı yastıkta gözleri tavanda öylece hiçbir şey düşünmeksizin beklemek isterdi. Canı sıkılınca da doğrulup, bir müddet de ellerini bacaklarının arasında kavuşturmuş bir halde gözlerini yummak isterdi ve ardından başını eğip kalan uykusunu tamamlamak... Sonra gözlerini açar, belki de kollarını ta çapraz başının hizasına kadar kaldırdıktan sonra iki yana doğru büyük bir yelpaze gibi açarak gönlünce esnerdi. Esnerken gözlerinin sulandığını fark edince de 'İnsan ne de kolay ağlıyor!' diyerek iç geçirirdi. Ardından eğilip yatağın altındaki sigara paketinden bir dal sigara alıp yaktıktan sonra pencereye yürür, pencereyi açıp omzunu da pervaza verirdi ve arka bahçedeki manzarayı izlerken, 'Kuşlar! Kimin için bu şarkılar? Peki ya sen, elma ağacı! Sen kimin için böyle süslendin? Ya ben, ben niçin yaşıyorum?' diye derin derin düşüncelere dalardı ve cevabı elbette ki 'Aşk için Sevda için...' olurdu.

Ama maalesef bu sabah, öyle bir bahar sabahı değildi. Sonbahara ait bile değildi. Kışın hem de ayazın bağrında yaşayan, yaşadıkça da zemheriye çeken bir kışın sabahıydı ve Umut da dün geceden beri canı defalarca mengenelerde sıkılmış, neşesi karanlık odalarda alıkonulmuş, keyfi gecenin bir yarısı kaçırılmış gibi içinde anlam veremediği kötü bir his yumağıyla uyanmıştı.

Bir şey olmuştu, biliyordu. Dün geceyi düşündü. Hatırladı, daha doğrusu hatırladığını zannetti. Savaşmadan günlerce siperde pinekleyecek bir asker değildi. 'Hücum' borusunu duymadan harekete geçti. Doğrulup karşı duvarın dibine baktı, yoktu. Yatağın dibine, sonrasında eğilip altına baktı ama aradığı orada da yoktu. Gerçeklik bir zaman sonra hayal ya da rüya gelebilir insana, Umut da şu an bir an bulanıklığı yaşıyordu; ya 'gerçek' elbise değiştirip 'hayal' olmuştu ya da 'hayal' onun elbiselerini çalmıştı, emin değildi. Bir an için her şeyin silinip tekrardan en başa döndüğünü düşündü ve hayattaki tek gayesi adalet olan birinin haksızlığa uğradığı anki isyan baş gösterdi ruhunda.

Odanın ortasında saygı nöbetindeki bir asker gibi kıpırdamaksızın dururken kapının girişindeki yan sehpanın üzerinde olması gereken feneri göremedi, kömürlüğün anahtarı da yoktu. Dün gece hiç yaşanmamış gibiydi. Sanki akşam yemeği yenmiş, ardından çaylar içilmiş ve sonrasında da herkes odasına çekilip uyumuştu. Kutu meselesinden tek bir iz dahi yoktu.

Odayı terk etmeden önce mıntıka temizliği yapan bir asker titizliğinde her köşe bucağı kolaçan etti tekrardan. Sigara paketi çarptıysa da gözüne canı o kadar çekmemişti, oralı olmadı. 'Ma ve Ra'ya da şimdilik ihtiyacı yok gibiydi; varsa yoksa kutuydu aradığı, kavuşmak istediği...

Umut nöbetini teslim eder etmez odanın kapısını öyle bir açtı, hole öyle bir adım attı ki sanki mermisi bitmiş ama cesareti her boşalan kovanda artmış, siperinden sadece süngüsüyle fırlayan bir asker gibiydi; kararlı adımlar atıyor, konuşmuyor, gözlerini hedefinden ayırmıyordu. Beklediği o savaş anı gelip çatmıştı sonunda. Yalnız titriyordu; kanının son damlasını verirken sevdiğine mektup yazma gayreti içerisindeki bir askerin elleri gibi titriyordu. Öyle görünüyor ki eğer yeterli derecede morfin alamazsa bu günün sonunda kriz geçirmesi işten bile değildi.

Dış kapıyı öyle bir açtı, merdivenleri öyle bir indi, kömürlüğün kapısına öyle bir yüklendi ki sanki son muharebe bu kapının ardında yapılacaktı ve eğer yetişemezse bir korkak gibi ölmekten korkuyordu. Yerde aradığını bulmuştu. Koca bir taşı asma kilidin üzerine indirmesiyle kilit, kurşun isabet etmiş kask gibi önce yamulmuş, ardı ardına gelen şarapnellerle de iyice parçalanmıştı.

Hayat Oyunu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin