Bir adam uyuyordu. Sadece gözlerini kapatmış uyuyordu. Herhangi bir yerde herhangi bir zeminde tek başına uyuyordu. Yani demem o ki sıradan bir insanın sıradan bir uykusu gibiydi her şey; ama birden gizemli bir kitabın sayfası çevrilmiş gibi tüm atmosfer değişti ve o yer cennetten bir köşe oluverdi. Diğer bir deyişle binlerce yıldır açılmayan esrarengiz sandık açıldı ve içerisindeki hazine bu karanlık dünyayı boğazından yakalayıp altın sarısı ışığıyla boğuverdi.
Adamın gözleri, nedenini anlamadığı bir şekilde aralandı. Bu aralanış ancak görmediğin ama orada var olduğunu hissettiğin biri için aralanabilirdi ve öyleydi de; rüzgârda salınan beyaz uzun elbisesinin eteğinde yasemin çiçeği desenleri olan bir kadın gelmişti yanına. Adam bir günebakan çiçeği gibi onu takip ediyor, o olmadan hayat bulamayacağını hissediyordu. Kadın gölün üzerinde dans eden bir kuğu gibi süzülerek yaklaştı, yaklaştıkça yasemin kokusu arttı ve yüzünün güzelliği adamın gözlerini kamaştırdı. Adam ise gözlerini açık tutabilmek adına acı çekerken, yanağına konan busenin sıcaklığıyla tekrar uykuya daldı.
UMUT huzurla uyandı. Yataktan kalkmadan bir süre karanlığı seyretti, sessizliği dinledi ve beklediği o ilham perisi gelip sonunda kanadındaki tozlardan tam kalbinin üzerine serpiverdi. Umut usulca kalktı yataktan ve gidip pencere önündeki masanın tek uydusu sandalyeye oturdu. Zaten kâğıt ile kalem günlerdir onu bekliyordu. Umut'un gelmesiyle kâğıt kendine çekidüzen verdi ve kalem, içerisindeki hayati sıvının azalmasını umursamayarak ezberindeki şiiri zerk etmeye başladı canı pahasına.
Hasretin acı veriyor bana
Bu aşk acısı galiba
Aşkı yokluğunda buluyorum
Sana kavuşmaktan korkuyorum
Yanımda olsan sanki bu aşk bitecek
Teninin serinliği ateşimi söndürecek
O ateş ki hayat veriyor bana
Hayat, yani aşk...
Ben aşk denizinde boğulmalı
Aşk ateşinde yanmalıyım...
Acı bu aşkı olgunlaştıracak
Ayrılık meyvesini verecek
Ayrılığın acı meyvesini
Ben o meyveyi yiyecek
Tekrar acı çekeceğim
Aşkın sefasını süreceğim
Ben senin o masum bakışlarına
Bir gülü andıran al yanaklarına vurulmadım sevgili
Ben senin yokluğuna vuruldum
Ben aşka vuruldum sevgili aşka vuruldum *
Kâğıt bitmemiş, kalem tükenmemişti ama Umut'un içindeki huzur geldiği gibi gitmişti ve sıkıntılı geçen bir haftanın sonunda Umut istese de bu otel odasında kalamazdı artık; anladı ki mutluluğa dair tüm duygular sadece bir anlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Oyunu (Tamamlandı)
Storie d'amore"Ma ve Ra" adlı bir kitaptan çıktı bu hikâye ya da "Ma ve Ra" adında bir kitap yazıldı bu hikâyeden, belki de her şey "mavera" kelimesinden yazıldı, kim bilir! Gerçek ile rüyanın, geçmiş ile geleceğin, soyut ile somutun, madde ile mananın iç içe geç...