[5] Yolculuk

251 40 521
                                    

UMUT'un otelden ayrılmasına sebep elbette ki suyunu çeken parasıydı. Arama yolculuğuna devam edebilmek için para kazanabileceği küçük işler aramaya başladı. Yollara düştü ve başka başka sokaklara kadar yürüdü. Bildiği bir yere gitmiyordu. Ama biliyordu ki önemli olan yola çıkmaktı ve yol mu yoksa yüreğimi onu bir kütüphanenin önüne çıkardı bilemedi. Bildiği bir şey var ki o da içinde karşı koyamadığı bir his onu kütüphaneye doğru itiyordu. Belki de kütüphanenin pencerelerinden yansıyan bir hayaldi onu kendine çeken.

Usulca çıktı yüzyıllık taştan kütüphanenin merdivenlerini, araladı eski tahta kapıları ve kütüphanenin küf kokan atmosferine girdi. Okuma masalarına doğru ilerleyip bir sandalye çekti ve oturdu. Taş zemin üzerinde çekilen tahta sandalye sessizliği bozarken Umut bavuldan 'Ma ve Ra' dosyasını çıkarıp okumaya başladı:


Yolculuk

Bir kız, ıssızlığın ortasında güneşe doğru yürürken uzaklardan gelen bir melodi çalınıyordu kulağına. Ses gittikçe yükseldi ve bir arabanın motor gürültüsüne karıştı. Üstü açık arabadaki adam arabayı durdurup gözlüğünü çıkardı. Gök mavisi gözleri, kızın çöl sarısı saçlarına takıldı önce. Sonrasında güneşin parlattığı alnına indi ve süzüldü yavaşça deniz mavisi gözlerine. Kızın tek isteği ise bir damla suydu ama şu anda denize kavuşmuş gibi hissediyordu kendisini; yalnız içtikçe kanıyor, kandıkça içiyordu.

Adam, kaybettiğini bulmak için çıkmıştı yola, kızsa kaybolmak için... Adam kaybettiğini bulmuş, kız ise istediği yerde kaybolmuştu sonunda...

Adam, içini açmak için kapıyı açtı içten, kız kapıyı aralayıp, dışarıyı dışarıda bırakarak bindi arabaya ve Su ile Ateş'in yolculuğu böylece başlamış oldu.

Aşk, yolu bitmeyen bir yolculuktur aslında. Gidebileceğin bir rotası da yoktur. Aramak mı niyetin yoksa bulmak mı, bunu yolda anlarsın ancak. Ama bu yol çok çetindir, acımasızdır. Aradığını bulduğunda kıymetini bilmezsen, onu kaybederek anlatır sana. Onu ararken her şeyini riske atar da bulamazsan işte asıl yolculuk o zaman başlar. Bu sefer ki yolculuk geçmişe götürür seni. Her anı canını acıtan, yüreğini kazıyan, seni parçalara bölüp her bir zamana dağıtan...

Ama her şeye rağmen önemli olan yola çıkmaktır. Sen onu bulamasan da belki o seni bulur. Belki de yolun sonunda aşk olur, kim bilir.


Umut, okumayı bitirdikten sonra etrafına bakınca rafların oluşturduğu labirentte birisi çarptı gözüne. Sanki saklambaç oynayan bir genç kızdı bu. Aslında kanlı canlı bir kızdan daha çok kıza benzeyen bir karartıydı. Peşinden gidip yakalamak istedi. Belki de yakalamak değil de kızın oynadığı oyuna katılmak istedi. Ama ne zaman yakaladığını zannetse kız diğer rafın ardında kaybolurken görünüyordu. Saklambaçtan daha çok bir kovalamacaya dönüşen bu oyun, Umut'un önüne raftan düşen bir kitapla son buldu. Eğilip şiir kitabını aldı ve herhangi bir sayfasını açıp şiiri okudu:


'Geliyor sandığım gidiyor çıktı

Başlıyor umduğum bitiyor çıktı

Üstüne üstüne gittim, ne gidiş

Altına altına iniyor çıktı.' *

Hayat Oyunu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin