Biraz dinlen... ben salonda olurum, seslenirsen duyarım" dedim kapıya doğru giderken. Ardımdan yükselen sesi duraksamamı sağlamıştı."Hoseok"
Arkamı dönmeden olduğum yerde durdum omzumun üzerinden kafamı hafifçe çevirince tekrardan konuştu. "Adım Hoseok" dediğinde belli belirsiz gülümsemiş bir şey demeden lambayı kapatmıştım.
Salona geçip kendime bir yatak hazırlamış uyumaya çalışmıştım. Fakat koltuk o kadar rahatsızdı ki yerinde dönüp dönüp duruyordum. Evet, sahiden uzun bir gece olacaktı. Yatağımı şimdiden o kadar özlemiştim ki bu adamın bir an önce gitmesi için dua edebilirdim.✨
Günün ilk ışıkları yüzüme vururken geç yattığımdan dolayı zorla da olsa kalkabilmiştim. Kalkar kalmaz aklıma adının Hoseok olduğunu öğrendiğim adam aklıma geldiğinde ayağa kalkıp odaya ilerledim.
Hala uyuduğunu görmem beni şaşırtmamıştı. Dün gece oldukça zorlanmıştı. Tıpkı benim gibi. Yaslandığım kapıdan doğrularak yanına gittiğimde uyandırmamaya çalışarak önce ateşine bakmış ardından yarasını kontrol etmiştim.
Gözlerim dün gece fazla bakamadığım yüzüne doğru çıktı. Garipti çünkü dünkü belalı adamın yanında uyurken bambaşka duruyordu. İnce ve güzel bir burnu vardı. Acaba estetik mi diye sorabileceğim türden. Belirgin elmacık kemikleri, şekilli kalın dudakları çatık kaşları; kaşları üzerine dağılmış siyah saçları kendini olduğundan daha küçük ve masum göstermişti garip bi şekilde.
Bi heykeltıraşın elinden çıkmış gibi kusursuzdu. Yüzünün her bir parçası özenle uğraşılmış gibiydi.
Ne kadar inceledim bilmiyorum, daha burda kalırsam geç kalacağımı anladığımda istemeyerek de olsa yataktan kalkıp kendime kıyafet alarak hazırlanmaya başladım.
Kısa sürede işim bittiğinde dolaptan bir kaç malzeme çıkararak Hoseok için kahvaltı hazırlamıştım. Kahvaltı tepsisini başucuna koyduğumda gözlerini kırpıştırarak açtı.
"Günaydın Hoseok" dediğimde"Günaydın"dedi yorgun bir sesle. "Benim yetişmem gereken bir sınavım var, erken dönerim.....Hem kahvaltı da yaparsın"dedim tepsiyi işaret ettiğimde.
Başını onaylarcasına sallayıp teşekkür ettiğinde odadan çıkarak çantamı alıp dışarı çıktım.✨
Girmem gereken son sınavdan da çıktığımda tamamen rahatlamıştım, çünkü benim için mükemmel geçmişti. Jimin'le beraber sınav hakkında konuşmak yerine biraz goygoy yaparak diğerlerinin yanına ilerlemiştik.
Sosyal bir çocuktum çok tanıdığım vardı ama sadece üç yakın arkadaşım vardı. Jimin Jungkook ve Seokjin. Jimin benimle yaşıttı, psikoloji okuyordu. Jungkook bizden bir yaş küçük veterinerlik okuyordu. Seokjin ise bizden bir yaş büyük benim gibi cerrahlık okuyordu. Seokjin'in bizden büyük olması benim için avantajdı. Derslerimde yardımcı oluyor kaynaklarını benimle paylaşıyordu. Bu yüzden ona minnettardım.
"Sınavlar bittiğine göre bir yerlere mi gitsek bu gece?" diye öneride bulunmuştu Jimin. Güzel fikir olmasına rağmen aklıma gelen Hoseok yüzünden bahane üretmeye başlamıştım.
"Son bir haftadır adam akıllı uyumuyorum eve gidip dinleneceğim" dediğimde ilk başta itiraz etmelerine rağmen ardından kabul ederek bu planımızı birkaç gün sonraya ertelediler. Belki birkaç gün sonra Hoseok'u birisi alır ben de yatağıma ve özgürlüğüme kavuşurdum diye düşünsem de bu fikrin hiç de hoş farkedip içten içe pişmanlık duymuştum. Sonuçta o benim misafirim sayılırdı değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mi casa | sope [düzenlendi]
Fanfiction'bu ayrılmamız hem gidiş hem kalıştır ikimiz için; sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle, ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle' #2 SOPE (24.11.19) #1 SOPE (06.12.19)