bölüm 10 | friends

2.7K 276 236
                                    



Hoseok gideli tam tamına üç gün olmuştu. Evin sessizliği beni delirtiyor bu yüzden ya ses olsun diye izlemediğim televizyonu açıyor ya da çocukları sürekli eve çağırıyordum.
Yalnızlığa aşık olan ben evde yalnız kalmaya tahammül edemiyordum.Güneş ışığı gözlerimi aralamama neden olurken huzursuzca yerimden doğruldum. Gözlerim köşede duran aynaya çarptığında solgun yüzüme ve dağılmış saçlarıma baktım.

Tam anlamıyla  becerilmiş gibi duruyordum.

Ayağa kalkarak dolaba ilerleyip giyeceklerimi çıkararak yatağa attım. Vakit kaybetmeden kıyafetlerimi değiştirdikten sonra uzamış saçlarımı biraz toplu tutar  umuduyla başıma bir bandana geçirdiğimde tamamen hazırlanmış, çantamı sırtıma alarak odadan çıkmıştım.

Gördüğüm manzara yüzünden  sıkıntıyla nefes verip "Sizin ne işiniz var burada?"  dedim yeni yeni uyanan  Jimin'e bakarak. "E sen çağırdın ya" dedi Jimin yerinden doğrulurken. Pek şaşırmamıştım aslında. Ev boş kalmaması için sürekli birisini çağırırdım ama dün akşama dair hiçbir şey hatırlamıyordum.

"Peki senin orta sehpanın üstünde ne işin var?" dedim anlamsız bakışlarımla Jimin'e bakarken.

"Akşam biraz fazla kaçırmışım dostum" dedi uykudan şişmiş gözleriyle gülümserken.
Başımı onaylarcasına salladıktan sonra boş bulduğum koltuğa oturarak "Peki bunlar neden sarılarak uyuyor?" dedim üçüncü ve son olmasını umut ettiğim sorumu sorarak.

"Cidden hiçbir şey hatırlamıyor musun?" dedi Jimin sehpadan kalkıp yanıma oturduğunda.
Başımı hayır anlamında sallamakla yetinmiştim. Akşama dair hiçbir şey hatırlamıyordum, beynim donmuş gibiydi.

"Seokjin hyung yine birisine aşık olmuş. Ama bu sefer yatak arkadaşına. Biraz anlattıktan sonra Jungkook da dayanamayıp ağlamaya başlayınca beraber sarılıp ağladılar. En sonunda da sızdılar."

"Seokjin hyung'un bir yatak arkadaşı mı var?" dedim şaşkınca. Hadi ama neden her şeyden en son haberim oluyordu? "Ben ayarladım bi tane" dedi Jimin gururlanarak. Ben ise gülmeme engel olamayarak "Pezevenkliğe mi başladın şimdi de?" dediğimde "Alınıyorum amaaa" dedi Jimin yapmacık bir ifadeyle somurtarak.

O sırada Seokjin ve Jungkook uyanmış yavaş yavaş yerlerinden  doğrulmuşlardı. "Sikeyim başım çok fena" dedi Jungkook ellerini şakaklarına koyarak. "Ağlamaktandır" dedi Jimin umursamayarak. Dün akşamı hatırlamak için zorlamış fakat başarısız olunca "Siz bunları yaparken ben ne yapıyordum?" diye sordum en sonunda.

"Hoseok'u anlatıyordun" dedi Jimin imalı bakışlarını bana çevirerek. Kahretsin eğer yanlış bir şey söylediysem haftalarca bunun üzerinden beni utandıracaklardı.
"Her şeyi mi?" demiştim içimde kalan son umut kırıntılarıyla.

"Yani bilmediğimiz birşey yapmadıysanız her şeyi" dedi Jungkook gülerek. İfadesizce suratına baktığımda gülmesini durdurup dudaklarına görünmez bir fermuar çekip susmuştu.

"Belki aşık olmuştur" dedi Seokjin derin bir iç çekerek. Bu çocuk önüne gelene aşık olduğu için herkesi böyle sanmaktan asla vazgeçmiyordu. Seokjin önünden geçene aşık olan bir tipti.

"Aşk diye bir şey yoktur" dedi  aşka inanmayan Jimin. En son ilkokulda reddedilince çocukluk travmasını yaşamış, aşka inancı kalmamıştı.

"Dostum birini sevme süren yatağa atana kadardır. Bir geceden sonra hiçbir şey kalmayacaktır" dedi Jimin sözlerine devam ederken.

Jimin psikoloji okuduğundan mı bilinmez konuşmasıyla, bakışıyla bile karşısındaki insanı etkileyen tiplerdendi. Yani Jimin için birisini yatağa atmak çocuk oyuncağıydı. "Bence Jimin yanlış düşünüyor.  Aşk çok önemli birşey" dedi bu sefer Seokjin.

mi casa | sope [düzenlendi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin