"Doktor Min Yoongi. Acile bekleniyorsunuz"Gelen anonsla birlikte koşar ayak odasından çıkarak merdivenlere yöneldi Yoongi.
Kendisini takip eden asistanı bir yandan da gelen hastalar hakkında bilgi veriyordu. "Hocam yetimhanede çıkan ufak çaplı bir yangın 2 çocuğun vücudunda yanıklar var. 12 tane çocuk ise dumandan zehirlenmiş." dedi genç kız elindeki dosyalara göz gezdirirken.
"Ve 3 kişinin de durumu ağır. Sanırım öğretmenler" diyerek sözlerine devam etti.
Acile indiklerinde gördükleri manzara tam bir kaos ortamıydı. Küçük çocuklar korkuyla ağlarken hemşireler onları sakinleştirmeye çalışıyor, bir yandan da onlar için gerekli testleri yapıyorlardı.
Yoongi öğretmenlerin yanına gittiğinde bir yandan hastaların durumunu kontrol ederken diğer yandan da etrafındaki hemşirelere yapılması gerekenleri anlatıyordu.
İşte onun için gece çok yeni başlamıştı. Fakat o onca yorgunluğa bir kez bile yenik düşmüyor, işini severek yapıyordu. Aslında yüksek lisans yapmak için birkaç sene daha okuma imkanı olsa da o bir devlet hastanesinde çalışmaya başlamıştı.
Durumu en acil olan öğretmeni ameliyata alma kararı verdiklerinde bir an önce hazırlanarak ameliyata başlamıştı.
✨
Uzun ve bir o kadar da zor geçen gecenin ardından gün yavaş yavaş doğmaya başlamıştı.
Eşini defalarca aramasına rağmen cevap alamayan Hoseok da bir süre ofiste kalıp sonrasında hastaneye gelmişti.Ortalıkta gezmek yerine sessizce eşinin odasına geçip orda oyalanmak adına eşi için resim çizerken bebek ağlama sesleri duyduğunda elindeki renkli resim kalemini bırakarak ayağa kalktı.
Hızlı adımlarla odadan çıktığında gözleriyle koridoru aramış fakat bir şey bulamamıştı. Bu yüzden yanıldığını düşünüp odasına girecekken aynı sesi yeniden duydu.
Hızla sesin geldiği yere doğru ilerlediğinde karşısında küçük bir çocuk görmüştü. Karşısındaki bu küçük kız çocuğu eğdiği başını hafifçe kaldırınca ona öylece bakan bir adam görüp hevesle gülümsedi. Küçük kollarını açarak adama doğru poposu üzerinde sürünerek hareket etmeye çalıştığında karşısındaki adam gülümsemeden edememişti.
Yavaş adımlarla çocuğun tam önünde durduğunda eğilmek için hamle yapacakken "Kardeşim!" diye bir ses yükseldi koridorun başından. Adam çocuktan çektiği gözlerini sesin geldiği yere çevirdiğinde altı yaşlarında bir çocuk görmüştü.
Koşar adımlarla yanına gelen çocuk koca gözlerini ona çevirip kaşlarını çattı. Demek kendisi su içerken kardeşini buraya kadar getiren bu adamdı.
Hoseok ona aşağıdan bakan sinirli çocuğa gülümseyerek karşılık verse de bir işe yaramamıştı.
"Sen de kimsin?" diyebilmişti en sonunda genç adam sessizliği bozmak amacıyla.
"Taehyun" dedi kendinden emin bir sesle. Hemen ardından "Ama bana Tae de diyebilirsiniz efendim" diyerek sözlerine devam ettiğinde sert yüzü bir nebze olsun yumuşatmıştı.
Hoseok duyduğu isim üzerine gülümseyerek eğilmiş çocukla aynı hizaya gelmişti. "Tanıştığıma memnun oldum Tae. Ben de Hoseok" diyip elini uzattığında küçük eller de elini sıktı.
"Efendim...biz kaybolduk" dedi küçük çocuk. Bunun üzerine Hoseok biraz düşünüp ardından "Ailen nerde kalıyor bu katta mı?" diyince çocuk yüzünü düşürmüştü.
"Efendim benim bir ailem yok biz en aşağı kattaydık" dediğinde kafası karışan Hoseok küçük bebeği abisinin kucağından alarak beraber odasına doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mi casa | sope [düzenlendi]
Fanfiction'bu ayrılmamız hem gidiş hem kalıştır ikimiz için; sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle, ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle' #2 SOPE (24.11.19) #1 SOPE (06.12.19)