bölüm 14 | Paris

2.8K 254 192
                                    


Arabam hala Seokjin'de olduğu için metroyla okula ancak bir buçuk saatte gelebilmiştim. Küçük adımlarla kantine doğru ilerleyip çocukların yanına geçerek oturdum. Onlara henüz olanlardan bahsetmemiştim. Garipti çünkü daha ben olanları sindirememişken, onlara nasıl anlatacağımı bilmiyordum.

Hepsiyle selamlaşmayı bitirdikten sonra "Evleniyorum" dedim düz bir sesle. Sanki çok normal birşeymiş gibi.

"Farkında mısın bilmiyorum ama sadece bir gün görüşmedik ne evlenmesinden bahsediyorsun oğlum?" dedi Seokjin anlamsız bakışlarını üzerimde gezdirirken.

"Evleniyorum işte" dedim bu sefer gayet ciddi bir sesle.

"Olum taşak mı geçiyorsun bizle ne evlenmesi? Kimle evleniyorsun?" dedi bu sefer Jimin. Hepsinin suratını kontrol etmek istercesine gözlerimi gezdirdikten sonra "Hoseok'la" dedim derin bir nefes alarak.

Üçü bir ağızdan "Ne?" diye sorduklarında  normalden yüksek sesle olduğu için çoğu kişi bize şikayetçi bakışlarıyla dönmüştü.

"Hyung,sen bizle dalga falan geçiyorsun değil mi?" dedi Jungkook daha kısık bir sesle bana yaklaşarak.

"Dün evlenme teklifi etti ben de kabul ettim işte." dediğimde diğerleri benim suratıma bakıp gayet ciddi olduğumu anladığında "Olum adama evlenmeden olmaz falan mı dedin, bu ne hız?" dedi bu sefer Seokjin sinirden güldüğünü belli ederek.

"Ya işler biraz karışık. Ben anlatacağım" dedim ortalığı sakinleştirmek istercesine.  Tabi gerçeği anlatsam ne kadar sakinleşirdi emin değildim. Jimin saçlarını karıştırarak "Ne zaman evleneceksiniz?" diye sordu bu sefer.
"Bu hafta sonu." dediğimde garip bakışları umursamayarak.

Hoseok adamların gelip eşyaları toplayacağını söylediği için hepsini toplayıp bir kenara koyduktan sonra yarın için de birkaç parça kıyafet ve beyaz takım elbiseyi alarak kılıfına koydum.

Kendimi yatağa attığımda evin içinde bana dair bir eşya kalmadığına kanaat getirdim. Bundan bir hafta önce Hoseok evden gittiğinde de onun için böyle hissetmiştim. Şimdi de bu evden ben gidiyordum.

Ben ne kadar geride kalmış gibi dursam da onunla gitmiştim sanki bu evden. Gerginlikten dişlediğim dudaklarım artık kan toplamaya başlamıştı. Garipti çünkü neden bu kadar gerildiğimi bilmiyordum.Kendimi sürekli  "Sadece kağıt üzerinde evli olacağız. Bu o kadar abartılacak bir şey değil." diyerek sakinleşmeye çalışsam da kalbim bundan habersiz deli gibi çarpıyordu. Bir süre tavanı izledikten sonra yorgunluğuma yenik düşerek uyuyakalmıştım.

Sabah alarma ihtiyaç kalmadan uyandığımda yataktan doğruldum. Kısa bir duşun ardından hazırlanmaya başladım.

Çalan kapı ziliyle gelenin Hoseok olduğunu tahmin ederek kapıyı açtım. "Günaydın Yoongi" dedi tahminlerimin doğru olduğunu göstererek. "Eşyaları toplamaya geldiler. Biz de yola çıkarız" diye sözüne devam ettiğinde başımı onaylarcasına sallayıp gelenlerin içeri geçmeleri için geri çekildim.

Arkasından geçen adamlar gösterdiğim eşyaları dışarı taşırken ben de köşeye çekilerek tek tek evden gidişimi izledim adeta. Bu küçük evi ne kadar sevmesem de her köşesinde bir anım olduğu için özleyecektim.

Hoseok "Saat geliyor. Çıkalım mı?" dedi saatine bakıp yanıma geldiğinde. "Olur. Çıkalım." demekle yetinip odaya doğru ilerledim. Çantamı ve kılıfın içindeki takım elbisemi de koluma atarak odada son bir kez göz gezdirerek kapıyı kapattım.

mi casa | sope [düzenlendi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin