Artık çok yakındı.Yaklaşık bir saat sonra resmî olarak evli olacaktım. Ve bu kişinin Hoseok olması kalbimin sıkışmasına neden oluyordu. Kalbim delice çarparken sakin kalmaya çalışmak benim için bi hayli zordu.
Nikah dairesine gelmiş hazırlanmak için odaya geçtiğimizde kılıfımın içindeki beyaz takımı çıkararak gömleği giydim.
Aynanın karşısına geçip gömleğin yakalarını düzeltirken Bayan Kim'in tuttuğu kuaförler odaya girdiğinde koltuğa geçerek sessizce beni hazırlamalarını beklemiştim.
O sırada şekilli vücuduna tam oturan beyaz takım elbisesiyle odaya giren Hoseok dikkatimi üzerine çekmişti. Keskin hatlara sahip olan yüzüne kızıl saçları dökülmüştü. Belirgin elmacık kemikleri şekilli burnu özenle yaratılmış kadar güzeldi.
Ben mi abartıyordum, yoksa gerçekten mi bu kadar güzeldi bilmiyordum ama;
Adı Tanrı olan bu ressamın en güzel eseriydi Jung Hoseok.
Odaya girdiğinden beri üzerinde olan gözlerimi Hoseok'tan çektikten sonra o da koltuklardan birine oturduğunda diğer kuaförler de onu hazırlamaya başladı.
Gözlerim istemsizce yan tarafımda oturan Hoseok'a kaydığında göz göze gelmiş hemen ardından yanlış birşey yapmış gibi hızla gözlerimi kaçırarak önüme dönmüştüm.
Daha göz göze gelince bile bu kadar heyecanlandığım adamla nasıl aynı evde yaşayacağımı düşünemiyordum.
Hazırlanmamız bittikten sonra "Zaman geldi. Nikah başlıyor" dedi duvarda asılı duran saate donuk bir ifadeyle bakarak.
Başımla onaylayarak yerimden kalkıp beyaz ceketi giydikten sonra Hoseok'a ayak uydurarak salona doğru ilerledim. Salona girdiğimizde önce Bay ve Bayan Kim'i selamladıktan sonra yerimize geçerek oturduk.
Nikah memuru da içeri girip gülümseyerek yerine oturduğunda konuşmaya başladı.
Ne dediğini anlamadığını belli edercesine Hoseok'a baktığımda Hoseok hafifçe kulağıma eğilerek "Çok tatlı gözüktüğümüzden bahsediyor" dedikten sonra yerinde doğruldu.Başımı onaylarcasına salladıktan sonra gergin bir şekilde gülümseyerek konuşulanları anlıyormuş gibi dinlemeye başladım.
Nikah memuru önündeki dosyayı açarak Hoseok'a doğru bir şeyler demeye başladıktan sonra Hoseok gelişmiş bir Fransız aksanıyla
"j'accepte" dediğinde kabul ettiğini anlamıştım.Elleriminin titremesine engel olmak için ellerimi birbirine kenetleyip adamın anlamadığım şeyleri bu sefer bana söylemesiyle gözlerimi önce yanımdaki adama çevirdim, o de benim gibi bana döndüğünde bir süre sessiz kalışımızın hemen ardından ben de Hoseok'un yaptığı gibi "j'accepte" diyip terleyen avuç içlerimi ceketime sildiğimde önümüze gelen belgeleri imzaladıktan sonra artık resmi olarak evli bir çifttik.
Çekingen bakışlarımı yeniden Hoseok'a çevirdiğimde göz göze gelmiştik. Bakışlarından ne düşündüğünü anlamak imkansızdı. Duvarları olan adamdı Hoseok. Fakat biliyordum ki o duvarların arkası çoğu şeyden güzeldi. Belki de beraber olduğumuz sürece duvarlarını yıkamayacaktım fakat o duvarın dibinde oturup diğer tarafı hissetmek bile güzel olurdu.
Ayağa kalktığımızda Bay ve Bayan Kim'in hala beklediğini gördüğümde Hoseok'a doğru yaklaşarak "Neyi bekliyorlar?" diye sorduğumda etrafa yapmacık gülüşler atarken "Öpüşmemizi" dedi beklemediğim kadar açık bir şekilde.
Anladığımı belli ederek başımı sallarken göz ucuyla yaşlı çifte baktıktan sonra yapmam gerekeni yapıp korkak hareketlerle elimi ensesine koyarak cesurca dudaklarına yaklaşıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mi casa | sope [düzenlendi]
Fanfiction'bu ayrılmamız hem gidiş hem kalıştır ikimiz için; sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle, ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle' #2 SOPE (24.11.19) #1 SOPE (06.12.19)