bölüm 5 | şerefe

3K 305 114
                                    


Yoğun geçen bir günün ardından hava çoktan kararmışken eve geçiyordum. Hoseok'u evde tek bırakmak beni hala tedirgin ediyordu. Arabayı evin önüne park ettiğimde koltuktan eşyalarımı alarak dışarı çıktım. Eve girdiğimde Hoseok'u koltukta otururken görmüştüm. İyileşiyordu. Ve belki birkaç gün sonra gidecekti. Gülümseyerek kendimi koltuğa attım. Durumu hakkında biraz konuştuktan  sonra " Ne yemek istersin" diye sordum mutfağa gitmek için ayağa kalkarken. "Ben de yardım etmek istiyorum" diyerek hamle yaptığında acıyla tekrardan koltuğa oturdu.

"Daha tam olarak iyileşmedin Hoseok."
dedim eğilip elimi yarasının üstüne koyarak. Gözleri önce elimi sonra da gözlerimi bulduğunda bir süre sessiz kalmıştı. "Dikkat et. Lütfen" diyerek yeniden doğruluğumda mutfağa doğru ilerledim. Hızlı olmak amacıyla pratik bir şeyler hazırladıktan sonra beraber akşam yemeğini yemiştik. Kremlerini sürüp günlük alması gereken ilaçlarını içirdikten sonra işim bitmişti.

Gün içindeki yorgunluğuma rağmen onunla zaman geçirmek istiyordum. Bu yüzden "Biraz gezmeye ne dersin?" dedim beklenmedik bir soru sorarak. "Dışarı çıkmamın doğru olduğunu düşünmüyorum" dediğinde "Haklısın sanırım" dedim omuzlarımı düşürerek.

Bir süre sessiz kalıp yüzümü inceledikten sonra gülümseyerek "Nereye gitmek istersin?" diye sormuştu. "Ama sen-"itiraz etmek için konuşacakken beni durdurdu. '"Günlerdir evden çıkmıyorum zaten" dedi gülümseyerek.

"Bunu evet olarak mı algılamalıyım?" dediğimde "Hmm hıı" dedi göz kırparak, ardından sözlerine devam etti "Biraz çılgınlık yapmaktan kimseye zarar gelmez" dediğinde ayağa kalkarak elimi uzattım. Uzattığım elimi tutarak ayağa kalkmış zorla da olsa odaya geçmişti.

Dolaptaki valizi çıkararak içinden kıyafet çıkarıp yatağa koydum. Kıyafetlerin arasındaki dikkatimi çeken dosyayı görmezden gelerek fermuarı kapatacakken Hoseok'un "Yoongi oradan biraz para  al" demesiyle önce itiraz edip sonradan parayı almıştım. Sonuçta ay sonuydu ve gurur karın doyurmazdı.

"Kıyafetlerimi ben giyerim" demişti Hoseok. Giydirmeye heves değildim tabiki ama yeniden bir şey olabilir korkusuyla kabul etmeyip kazağını çıkarmıştım. Elime temiz kazağı alarak önce kollarından geçirip kazağı giydirdim. Ardından lambayı söndürerek tekrardan Hoseok'un yanına gelmiş,  eşofmanının iplerini yavaş hareketlerle söküp eşofmanı çıkarmıştım. Parmak uçlarımdaki karıncalanmayı görmezden gelerek işimi hallettiğimde Hoseok pantolonunun düğmesini kapatmıştı.

Sokaktan gelen loş ışıkla aydınlanan odada bu kadar yakın olmak beni fazlasıyla geriyordu.  Yakın boylarımız sayesinde neredeyse burun burunaydık. Fakat onun gölgede kalan yüzünü izlemek kalbimin sıkışmasına neden oluyordu. Geriye çekilip odanın lambasını açtığımda eline ceketi verip yürümesine yardım ederek evden çıkmıştık.

Arabanın kapısını açarak Hoseok'un oturmasını sağlayarak direksiyona geçtim. Dikkatli bir şekilde arabayı sürerken "Bira içer misin?" diye sorduğumda şaşırmış ardından 'evet' anlamında başını sallamıştı.

Şehirden uzaklaştıktan sonra bir kasaba marketinden iki şişe bira alarak yeniden yola koyulmuştuk. Uzun süren yolculuk sonunda bir kumsala geldiğimizde arabayı durdurdum.

"Birazdan güneş doğacak" dedim arkama yaslanarak. "Dışarı çıkalım mı ?" dediğinde başımla onaylamış elime biraları da alarak arabadan inmiş Hoseok'un tarafına geçmiş ardından kapıyı açarak doğrulmasını sağlamıştım.

Yavaş adımlarla arabadan uzaklaşıp kumsala oturduk. Ellerimi iki yana koyarak ayaklarımı uzatıp "Küçükken evimiz sahil kenarındaydı. Güneşin doğuşunu izlemeyi çok severdim" demiştim. Ardından biraları açıp bi tanesini Hoseok'a uzattım.

mi casa | sope [düzenlendi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin