kırk üç

9.9K 561 38
                                    


Hep bir,

SÜPRAAAAYZ MADADAKA

girişi yapmak istemiştim, bugüne kısmetmiş:d

(sondaki duyuruyu okumayı unutmayın lütfen :)

Telefonumu kapattığımda ardı arkası kesilmeksizin gelen bildirimleri, panelden okusamda oturduğum kaldırımla daha çok bütünleştim. Hafif bir üşüme gelmişti ama abartılacak kadar da değildi. Birkaç dakika sonra tekrar tekrar saatimi kontrol etmiş, kafamda kurduğum konuşma planını hazırlıyordum. Zaman geçmek bilmiyor gibiydi. Şimdi istesem kaçıp gidebilirdim ama bunu yapmaya ne gücüm ne de cesaretim vardı. Deniz'i sonsuza kadar kaybetme ihtimalini göze alamazdım.

Ayaklarım kaldırımda ritim tutarken bacaklarımın titremesine bir türlü engel olamıyordum. Üşüdüğüm için değildi bu. Kaybetme korkusundandı. Ne kadar bu korkuyu içimde her daim taşısam da bu sefer farklıydı işte.

İçimde kötü bir his vardı ve ben buna bir türlü engel olamıyordum.

Kaldırama düşen gölgeyi fark ettiğimde başımı kaldırarak gözlerimi Deniz'in mavileriyle buluşturdum. Bana gülümseyerek bakıyordu. Ama birazdan o gülümseme solacaktı.

Öğreneceklerinin hoşuna gitmeyeceğinden emindim.

Beni kaldırmak yerine yanıma oturdu ve bedenini bana çevirdi.

"Bir sorun yok değil mi güzelim?" O kadar içten konuşuyordu ki onu kıracağım için yüreğimin sızlamasana engel olamamıştım. Her şeyi öğrendiğinde beni bırakacaktı. Şimdi, en azından arkadaşı olarak görüyordu. Peki bundan sonra?

"Var," dedim tek solukta.

"Bana anlatabileceğini biliyorsun değil mi?"

Sol elimi kolunun üzerine koydum. "Bende bundan korkuyorum zaten." Derin bir nefes alarak ekledim, "Konuşmamız lazım."

"Tamam, gel hadi yukarıda konuşalım. Üşüme burada."

Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Pekâla, sen nasıl istersen."

Hafifçe öksürdüm ve giriş yapmak için doğru kelimeleri seçmeyi bekledim. "Sana gelen mesajlardan haberim var."

Hey, biraz önce aklımda kurduklarım bunlar değildi! Nasıl olduysa bir anda ağzımdan çıkıvermişlerdi.

"Ha o mesele..." dedi yarım ağız gülümseyerek. Devam etmesini bekledim ama bir şey söylememişti.

"Yani sana yazan kişiyi yakınen tanı-"

Güldü. Ardı arkası kesilmeksizin güldü. Tuhaf bakışlarımı umursamıyor ve sürekli gülmeye devam ediyordu. Tamam, bu dediğimin gerçek olmadığını yalnızca ben biliyordum. Ona ne oluyordu ki?

Gülmekten kısılan gözleri tekrar beni bulduğunda devam et dercesine başını oynattı.

"Yani o kız.."

"Gerilim yaratmasan olmuyor zaten." dedi benim iki saattir iki cümleyi bir araya getiremememi umursamadan.

Kulaklarımı iki elimle kapatıp yüzümü dizlerime gömdüm. "O kız bendim!" yüzünü göremiyordum ama biraz önce attığı kahkahalardan eser yoktu. Ne ben kafamı kaldırıp ona bakıyordum ne de o bir şey söylüyordu.

Ben hiç böyle hayal etmemiştim.

Evet. Çiçekli, böcekli pembe hayallerim yoktu belki ama umudum vardı. Oralarda bir yerlerde    özgürlüğünü bekleyen umudum.

Ya bir çift sözüyle yeşerecek ya da dudaklarından düşen kelimelerle yok olup gidecek.

Benim bir umudum vardı.

Öncelikle bir duruma açıklık getirmek istiyorum,

Bu aralar çok sık alıyorum bu yorumları, "Bu kurguyu çok boşluyorsun, bölüm gelene kadar bir öncekini unutuyoruz."  bu şekilde gelen yorum sayıları artmasaydı açıklama yapıp başınızı şişirmeyecektim.

Lütfen açıklamaları okuyun, sonra hep aynı yorumları alıyorum...

Öncelikle tek kurgum bu değil. Aynı anda  3-4 kurguyu bir arada idare etmeye çalışıyorum ve hepsinden bölüm beklendiğinde inanın yetişmiyor. Üstüne okul da var.  Ayrıca TYT  de çalışıyorum ...

Neyse işte yahu başınızı şişirdiysem özür dilerim 15 tatilde olduğumuz için diğer bölümü tamamladığım gibi atarım. belki birkaç tane de depolar 15 tatilden sonra atarım. Duruma bağlı anlayacağınız :)

Bir sonraki bölümde görüşürüz güzellerim!💘🥀

00.00 |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin