kırk altı

12.5K 650 237
                                    

günün ikinci bölümü 45'i
atlamayın, iyi okumalar:')

Beril: Telefonun üç gündür kapalı.

Beril: Biraz kafamı dinlemek istiyorsun dedin haklı olduğunu düşündüğümden bir şey demedim.

Beril: Beni bu kadar merakta bırakmaya hakkın var mı sence?

Beril: Bugüne kadar kendini düşündüğünü görmedim. Telefonun hep açıktı.

Beril: Ailen, arkadaşların meraklanmasın diye yaptın bunu.

Beril: Pekâla. Ne değişti diye sormayacağım.

Deniz |Çevrimiçi

Deniz Yazıyor..

Görüldü

Deniz: Aşağı gel.

Beril: Emrin olur??

Beril: Bir saniye nE

Beril |Çevrimdışı

Akşam saat 2 sularıydı ve ben yine dayanamamıştım. Ona her gün bakmayacağını bile bile düzenli mesaj atıyordum. Evet, kafasını toparlamak istediğini söylemişti ve bu kadar sık mesaj atmam etik olmayabilirdi. Sadece... İyiyim, beni merak etme yazmak bu kadar zor muydu?

Bakışlarım üzerimdeki süngerboblu pijamalara kaydığında yüzümü buruşturdum. Ne olursa olsun gecenin bu saattinde hazırlanacak kadar kafayı yememiştim.

Önceden olsa yapardın Beril.

İç sesimi duymazdan gelerek dolabımın üst çekmecesinden aldığım poları üzerime geçirdim. Hava bu saatlerde epey serindi.

Camı açarak kapanmaması için sabitledim. Ne olur ne olmaz diye anahtarımı da almıştım ama kapıdan çıkıp gürültü yapmak istemiyordum. Odam birinci katta olduğundan bu şansımı kullanabileceğimi umuyordum.

Pencerenin pervazına oturarak bacaklarımı aşağı sarkıttım. Yaklaşık 2,5 metre kadar aşağı atlamam gerekiyordu ve bir de bunun tırmanması vardı. Tırmanma, atlama, zıplama gibi işlerde çocukluğumdan beri hep başarısızdım. Her seferinde kolumu, bacağımı incitir bir şekilde istediğime ulaşamazdım.

Yerden yüksekliğe son bir kez daha baktığımda gözlerimi kapatarak aşağı atladım. Hayal ettiğim gibi olmamış, aksine sırtüstü yere kapaklanmıştım.

Eğer bir dizide veya filmde olsaydık esas oğlan ben pencereden atlamadan önce beni havada yakalar ve düşmemi engellerdi. Ne bir dizide ne de bir filmde olmadığımızdan elbette bu sahne yaşanmamıştı.

Sırtım yerle temas ettiğinden hafif aşınmış olmalıydı ki yüzümü buruşturdum. Neyse ki ciddi bir şey yoktu.

Yerden kalkıp pijamalarımı silkelediğim sırada Deniz'in bahçedeki banka oturmuş, gözlerini tek bir noktaya sabitlemiş olduğunu gördüm.

Gökyüzüne.

Geceye.

Yıldızlara.

Gözünü bir an bile onlardan ayırmıyordu.

Birkaç adımda aramızdaki mesafeyi kapatarak karşısına oturdum. Geldiğimi hissettiğinden bakışlarını gökyüzünden çekip yüzüme odakladı. Yüzümün her bir noktasını ezberlemek istermiş gibi bakıyordu. Evet. Günler sonra.

Bir süre konuşmadık. Ne o ne de ben. Sadece birbirimizin gözlerinin içine bakıyor, dakikalardır aramızda oluşan sessizliği sürdürüyorduk.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 04, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

00.00 |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin