Sabah olmuştur. Muzaffer uyanmış odada arayışa çıkmıştı. Dolapta Nefiseye ait birşey bulamazken son çare banyoya gidip orda birşeyler bulmaktı umudu. Sonunda yüzünde kocaman gülümsemeyle elinde Nefisenin havlusuyla odaya gelir. Yatakta uyuyan prensesine küçük bakış attıktan sonra kendini yatağa bırakıp Nefisenin havlusunuda kendi tarafına serip yüzünü hafif değdirerek o kokuyu solur. Aynı Nefise kokuyordu. Muzaffer parmak uçlarıyla hafif havluya dokunduğunda çıldıracak gibi oluyordu. Bu havlu Nefisenin teninde dolaşmıştı. O kadar çok özlemişti ki onu tarifi yoktu. Dilde söylenecek her hangi bir kelime o özlemi ifade edemezdi. Muzaffer sevdiği kokan havluya minik öpücük bırakıp buruk bir gülümsemeyle geri çekilip başını arkaya yaslar. Beklemek en nefret ettiği şeydi. Ve bu defa da Muzaffer beklemeyecekti. Babası olayı hall edicekti. Ama babası normal şartlarla hall ettiği için Muzaffer Nefiseye kavuşmak için aylarca beklemeliydi. O kadar sabrı yoktu onun. Muzaffer telefonunu alıp ayağa kalkar.
Muzaffer: bu işin sonunda senin olucak Nefise. Muzaffer tereddütde kalır.
Muzaffer: ya yakın durmazsa daha. Muzaffer elini saçlarına götürüp karıştırır.
Muzaffer: ya sonsuza kadar kayb edersem onu. Muzaffer telefonu yatağa atıp elini yüzüne götürür.
Muzaffer: yapa bilirmi? Benden vazgeçe bilirmi? Muzaffer düşünür. Ama içinde baş kaldıran duygular onu mantıktan kilometrelerce uzağa sürükler.
Muzaffer: ben nasıl onu istiyorsam oda beni istiyor. Muzaffer eğilip yataktan telefonunu alıp avukatını arar.
Aradan saatler geçer. Nefise uyanmış evdeydi. İlk Emiri yedirip sonra kendisi kahvaltı etmiş şuansa evi toparlıyordu. Evi hall ettikten sonra Emirle beraber iş görüşmesine gidecekti.
Muzafferlerse kahvaltıdaydı hala. Muzafferin aklı ne kadar Nefisede olsa da babası dünki sinirli konuşmadan sonra Neslihan konusunu hall etmeye çalışacağını demişti ona. Ama Muzafferin üzerine büyük yük düşüyordu bu sırada. Elayla konuşmalı Neslihandan ayrılacağını ona demeliydi. Ama Muzafferin aklı avukatla yaptığı konuşmadaydı. Avukat bu durumdan ne kadar kaçsa da sonunda kabul etmişti.
Muzaffer ağzını peçeteyle silip masadan kalkar.
Muzaffer: önemli toplantım var bana müsade.
Mahir: bende Nefiseye uğricam bugün. Mahir bey çayından bir yudum alıp Muzaffere bakar. Bu zaman Muzaffer içinde uyanan tutku canavarıyla başa çıkmaya çalışıyordu. İşe gitmeden ilk Nefiseye gidecek onunla hasret giderip şirkete geçicekti. Ama babası yine engel olmuştu ona.
Muzaffer babasına birşey belli etmez. Olumlu anlamda başını sallar. Ama Mahir bey Muzafferin değişen yüz ifadesinden az çok anlar onun düşüncelerini.
Muzaffer evden çıkıp şirkete gider. Nefisede ilk iş görüşmesine gider. Yine anlaşamaz. Sonraysa eve gitmeyip Emirle parka gider. Biraz parkta vakit geçirdikten sonra eve gelirler. Nefise akşam yemeğini hazırlamaya koyulur. Aradan 3 gün geçer. Bu 3 günde Nefise ne kadar Muzafferi özlemiştise Muzaffer bin kat daha fazla özlemişti onu. Artık Nefisesizliğe dayanamıyor babasına bile Neslihanla ne zaman konuşucağını sormuştu. Mahir bey oğlunun acele ettiğinin farkındaydı. Ama Neslihanı ikna etmek daha doğrusu o dilekçeyi anında imzalaması için biraz daha zamana ihtıyacı vardı.
Muzaffer odada oturmuş Neslihanı bekliyordu. Onunla son kez sakin konuşmayı deneyecekti. Eğer Neslihan kabul ederdise Muzaffer Nefiseye yalan dememiş olucaktı. Banyonun kapısı açılır. Neslihan bornozda banyodan çıkar. Muzafferin bakışları onu rahatsız eder. Muzaffer başını aşağı salıp parmağındakı yüzükle oynar. Çıkarıp takar.