5|avukatın Oğlu

4K 442 417
                                    

Bölüm şarkısı:Kolera- Kim buna dayanır?

🌙

Korku ve endişe. Bedenime yayılan tek duyguydu ve bu duyguyu bana Jimin denen herif bir bakışıyla yaşatıyordu.

Bedenini bedenime sertçe bastırırken, nefesi yüzümü yokluyordu. Siyah saçları alnına ortası ayrık ve dağınık bir şekilde düşmüştü ve eli göğsümdeydi. Kara gözleri ise gözlerimde.

"Aramıza hoş geldin, kıvırcık." Alayla kıvrılan dudaklarından dökülen fısıltı bedenimin kasılmasına sebep olmuştu. Titrek gözlerimi gözlerinden ayıramıyordum, onun bakışları kahverengi ve kıvırcık saçlarıma kayarken.

Bana çok dikkatli ve rahatsız edici bir şekilde bakıyordu. Korkuyordum ve benden uzaklaşmasını istiyordum. Diğer üç arkadaşı da keyifle bizi izlerken, Jimin tekrar yoğun sesiyle yüzüme doğru fısıldadı.

"Senin gibi ufaklığın ne işi var burada?" Gözleri yüzümün her yerini yokluyordu. Sesindeki merak tonu ona cevap vermemi engellemişti. Buna bedenimin kasılmasını sağlayan delici bakışları da dahildi.

Sessim bir türlü çıkmıyorken, Jimin tek kaşını kaldırdı,"Hadi, dilini mi yuttun?" Sulanmış gözlerimle gözlerine baktım. Sanki dilimi yutmuş gibiydim ve gözlerim ara sıra kana bulanan damarlı ve ufak ellerine kayıyordu. Herif tehlike kokuyordu ve karşımdaydı.

"B-ben..." Titreyen dudaklarımı zorlukla araladığımda Jimin denen herifin gözleri kısa bir anlığına oraya kaydı. Boğazını temizledi ve bedenini benden uzaklaştırarak beni ipin ucundan kurtarmış oldu.

Fakat hâlâ karşımdaydı. Gözleri hâlâ üzerimdeydi. Beni asıl rahatsız eden ve korkutan da bakışlarıydı.

"Seninle sonra, özel olarak ilgileneceğim, kıvırcık." Jimin bana göz kırpıp, sahte bir şekilde tebessüm etti. Gülüşü içime bir ürperti yayarken, titrek bir nefes aldım.

Sırtımı duvardan ayırdığımda Jimin hücremden çıkmadan önce duraksayıp bana doğru döndü.

"Bir de," diye mırıldandı, ben henüz yeni kalp atışlarımı düzene sokarken bana başıyla kırmızı butonu gösterdi."Sakın o kırmızı butona basayım deme." üzerine bastırarak söylediği kelimeler beynime çakılırken, gözleriyle beni tehdit etmişti.

"Yoksa seni öldürürüm."Jimin ilkine nazaran sert bakışlarını gözlerime dikti. Sesi de bakışları gibi sertken, canımı seviyorsam o butona basmazdım.

"Anlaşıldı mı?" Tek kaşını kaldırıp, kara gözlerini benden ayırmayarak korkutmaya çalışmasına gerek yoktu. Zaten bir bakışından korkuyordum.

Bana daha fazla bakmaması için, zorlukla konuşmuştum.

"A-anladım." Beni öldürmekle tehdit etmişti. Jimin gibi adam asla sözünden dönecek birine benzemiyordu. O butona basarsam kendi hayatımı bitirmiş olurdum.

Katillerin ve binlerce suçlunun olduğu bu ceza evinde tek güven kaynağım basit bir butonken, kendimden başka sığınacak kimsem yoktu. Burası cehennemdi ve tam karşımda da azrailden farksız bir adam duruyordu.

Hayatımın tehlikede olduğunu anlamıştım, ilk ölüm tehdidimi ondan alırken. Burada canım, azrailin elindeydi. Eğer yaşmak istiyorsam, ona yaklaşmazdım.

Jimin bir süre gözlerini benden ayırmadı. Sonra dengesiz bir şekilde tebessüm edip, Jaebum'a doğru ilerledi.

"Evet Jaebum, nerede kalmıştık?"

Hemen yatağımın en köşesine oturup, dizlerimi karnıma kadar çektim.

"Özür dilerim." Jaebum çaresizce ağlamaya devam ediyorken, Jimin bıtkınlıkla nefesini dışarıya üfledi ve sertçe Jaebum'un çenesini kavradı.

Media Luna | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin