Bölüm şarkısı: Sezen Aksu-İki Gözüm'
Teşekkürler bölümünü okuyun..:')
* Bölüm uzun ve mahkeme bölümü. Mahkemede gerçekleşen yaslar ve ceza kanunu tamamen TCK'na göre yazıldı. Bunu dikkate alın veya almayın, ilk başta tabi ki GKCK'nuna göre yazacaktım lakin bununla ilgili pek ayrıntılı verilere ulaşamadım:'( O yüzden fazla ciddiye almayın bunu, zaten bu bir fanfiction kitabı, her şeyden muzdaripiz...iyi okumalar❤
🌙
Acıyı en derinden hissettiğim anılarım vardı bu hapishanede. Ölümden, karanlıktan korktuğum günlerim vardı. Kaç kez gözyaşı dökmüş, kendime ve yaşadığım o korkunç güne lanet etmiştim. Kaç kez bana cehennem gibi gelen bu hapishanede çıkış yolu aramış, her gün amcamın beni kurtarma umudu ile kendimi bir aptal gibi avutmuştum. Kaç kez uykusuz kalmış, yaralar almış ve ona yenilmiştim.
En büyük yenilgim oydu aslında. En büyük acılar onunla başlamış ve ernihayetinde onunla son bulmuştu. Onunla yeşermiş, insan olduğumu, sevilmeyi, güvenmeyi, aşkı ve huzuru hissetmiştim. İlk kez aşık olmuştum ben, Jimin'in gözlerinde bin kere kaybolup kendimi bulurken.
Ben ilk kez bedenimi başka bir bedene sunmuş ve tek bir bedende aşkı bulmuştum, Jimin'in sıcacık kollarında uyurken.
Güneşin doğmasına bir saat daha vardı. Hava soğuk değildi. Belki de öyleydi lakin ben hissetmiyordum soğuk havayı. Hissettiğim onun sıcaklığıydı. İçime akıtmış olduğu arzusuydu. Onun olmanın vermiş olduğu haz ve gururdu. Saf bir mutluluktu.
Eskimiş bir yatakta, yarı çıplak vaziyette ve onun sıcak kollarının arasındaydım. Sararmış kağıt parçaları her yerdeydi, depo karanlıktan ibaretti, pencereden sızan ay ışığı etrafı aydınlatmak için yüksek bir çaba sarf ediyordu.
Uyku bedenimizde dolaşıp duruyordu. Ama yine de ruhumuz uyanıktı, dakikalar önce yaşananların etkisi diri bir şekilde üzerimizdeydi. Kalp atışları dinse de artık, o ateş topu gibi büyüyen arzu geriye kalıntılarını bıraksa da, bedenimiz yorulsa da aşkla. Ruhumuz diriydi ve huzurluydu.
Gözlerimi yavaşça araladığımda ilk olarak kireçleri sökülmüş bir duvar ile karşılaştım. Ellerim ve bacaklarım kast katıydı fakat rahatsız edici değildi. Tam arkamda, sağ kulağımın gerisinde vardı onun nefesinin sesi. Kolları kollarıma sımsıkıydı, belimi kollarının arasına sıkıca sarmıştı. Sırtım sıcak ve çıplak göğüs kafesine çarparken o an fark etmiştim sadece göğsümüzün çıplak olmayışını, henüz etrafımızda ay ışığın yansıması varken güneşin doğmayışını.
Bir süre hareket etmedim. Biraz daha yanaştım ona ve sıcacık bedenine. Gözlerim, göz kapaklarım sanki dünyanın diğer yarısını taşıyordu. Ağırdı ve uykunun tatlı esintisini hissediyordum. Jimin'in yanında, onun kollarındayken istediğim tek şey sadece zamanı durdurmaktı.
İçinde bulunduğum bu eşsiz anda kaybolmaktı.
Siyah tutamları enseme temas ediyordu, dudakları ise tam aşağıdaydı. Teninin sıcaklığı tenimi çoktan esir almıştı, kasıkları uzaktı artık kalçama. Buna dikkat ediyordu. Dakikalar önce ruhuma akıttığı arzusunu artık benden uzak tutuyordu. Yine de biliyorduk ki, biz o arzularda yaşıyorduk. Nefes alıyor, yansakta küllerimizden, yeniden doğuyorduk.
Yeniden yeşeriyor ve aşkın içinde kayboluyorduk. Aşkı birbirimizde buluyorduk.
Jimin'in mırıltısını duyduğumda, gözlerimi kapattım. Belimdeki elleri hareketlendiğinde gözlerini araladı ve kirpikleri sırtıma usulca temas etti. Uyanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Media Luna | jikook
FanfictionBu içi acı dolu ruhumun kapıları ancak ona açılır, bir tek o canımı yakabilirdi. 20/06/19 24/12/19 080822- #2 jikook