Bölüm şarkısı:Sansar Salvo-Koray Avcı-Nedense-
🌙
Hiçbir zaman duygularıma yenik düşmezdim. Sakin bir kişiliğe sahiptim. Bunun sebebi yaşadığım ortamdı, babam beni böyle getirmişti veya annesizliğin sonucunda ben içime kapanan bir karaktere bürünmüştüm. Küçüklüğümden beri dadılarım bana bakmıştı. Babam avukattı ve işi yoğun olduğu zamanlarda gün boyu yüzünü bile görmediğim zamanlar da oluyordu.
Söylediğim gibi sakin bir kişiliğim vardı. Çabuk sinirlenmez, insanlara nefret gibi duygular beslemezdim. Hep sineye çeker, kimsenin kalbini kırmak istemezdim. Fakat şu an da hissettiğim bu duygu öyle yoğundu ki, ilk kez duygularıma kapılacaktım.
İlk kez birine karşı sabrımı sınırına gelecek, nefret edecektim. Önümde duran mide bulandırıcı kahvaltıyı zorlukla yemeye başladım, Jimin gülmemek için dudaklarını ısırırken.
Karaktersiz biriydi. Üstelik acımasız. İnsanları hor görmekten, küçük düşürmekten keyif alıyor, kendini herkesten üstün görüyordu. Buradaki tek korkusuzun kendisi olduğuna sanıyordu ama çaresiz bir insanın neler yapabileceğinden bi haberdi.
Zorlukla yarısı acı biber tozuna bulanmış peyniri yedim. Kusmama az kalmıştı ve Jimin denen herifin arkdaşları daha da yemem için konuşup duruyorlardı.
"Bak hepsi biticek onların. Yoksa arkandan ağlar." Jimin'in yanında oturan sarışın adam bana alayla güldüğünde bakışlarımı ona çevirdim. Henüz bir tane peyiniri zor yemiştim. Buna rağmen midem bulanmaya başlamıştı.
"Yok, Taemin. Bizim veledimizin proteine ihtiyacı var. Hepsini yiyecektir." Jimin dudaklarındaki alaycı gülüşle beni izlerken bakışlarımı kısa bir anlığına ona çevirdiğimde bana göz kırpmıştı.
Bu esnada Namjoon denen herif içi baharatla dolmuş çayı bana doğru uzattı.
"Çayın da soğumadan iç tamam mı? Yoksa seni müdüre şikayet ederim." Benimle dalga geçerken Jimin kıkırdadı ve Namjoon'a bir bakış attı.
"Aaa, asla bizim idareyle, müdürle işimiz olmaz." diye mırıldandı, gözleri bana kayarken,"Değil mi kıvırcık?" diye sordu. Sesinin altında yatan tehdit gözlerine yansıyordu.
Gözlerimi kara gözlerine sabitledim. Yeterince burada kalmıştım. İştahım zaten uçup gitmişti. Onunla aynı yerde kalmak, yüzünü bile görmek istemiyordum. Konuştukça sesi beynimi tırmalıyordu. O ve arkadaşları igrenç insanlardı.
Yerimden ayaklandım. Jimin bakışlarını üzerimden ayırmazken beni tekar yerime oturmam için ayaklanan Namjoon'u bir bakışıyla durdurmuştu.
"Nereye? Daha kahvaltın bitmeden." Jimin gözleriyle bana kahvaltı tepsini gösterdi.
"İstemiyorum. Benden uzak dur Park Jimin." Kelimelerimi onun yaptığı gibi bastırarak söyledim. Alaycı gözleri düz bir ifade alırken, bana altan bir bakış attı. Arkadaşları söylediklerime diğer suçlular gibi şaşırmıştı.
Üzerime gelen ani cesaretle yapmıştım bunu. Tam anlamıyla sözleri ve davranışları bedenime tarifi zor bir öfke duygusunu yaymıştı. Bu sebepten dolayıydı bu şekilde konuşmam veya cesaretli davranmam.
Birazcıkta olsa, bana olan artık daha sert bakışlarından, çenesinin kasılmasının ardından oldukça psikopat bir şekilde kıkırdamasının ardından dolgun dudaklarını dişlemesinden, ani bir hareketle kahvaltı tepsimi yere sertçe itmesinden ve bunun çıkarmış olduğu gürültüden korkmamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Media Luna | jikook
FanfictionBu içi acı dolu ruhumun kapıları ancak ona açılır, bir tek o canımı yakabilirdi. 20/06/19 24/12/19 080822- #2 jikook