3|yaşımdan büyük merhametim

3.7K 425 333
                                    

Bölüm Şarkısı- Cem Adrian- Herkes Gider mi

🌙

Ayaklarımın ucuna bulaşan kan çıkmıyordu aklımdan. Sanki güneş girmesin diye kapattığım gözlerime şimdi kırmızı bir renk yayılıyordu. Bu renk kan kokuyordu. Acı ve cinayet.

Boğazım düğümlenirken, Hoseok hyungun amcamı araması, onun yanımıza gelmesi, Benjamin'in nabzını kontrol etmesi. Her şey gözümün önümde yaşanıyordu. Sanki bir kabustaydım. Kalbim acıyla atıyor, nefes almak istiyor, iki kelime etmek istiyordum lakin olmuyordu. Kabustaydım, bu cehennem gibiydi.

Ayaklarımın ucuna bulaşan kan kırmızı da cehennemin rengiydi. Kokusu cehennemin kokusu. Ve Benjamin'in gözleri kapalıyken, duyduğum tek ses içimdeki vicanımın sesiydi.

"Yaşıyor, ambulans birazdan gelir." Amcam rahat bir nefes aldı. Alnının terini eliyle silip, Hoseok hyungun çaresiz bakışları onu buldu.

"Baba...b-ben...beni hapise atmazlar, d-değil mi? Bilerek o-olmadı...baba yemin e-ederim."Hoseok hyung zar zor aldığı nefesleri arasından konuşmaya çalıştı. Gözlerindeki korkunun aynısı bende de vardı. Ben de korkuyordum. Benjamin'e bir şey olmasından deli gibi korkuyordum. Başımıza neler geleceğinden ölesiye korkuyordum.

Amcam bakışlarını ciddileştirdi."Asla Hoseok. Asla senin hapise girmene izin vermem. Bu çocuk yaşayacak." dedi, katı bir sesle. Amcamı tanıyorsam yapardı. Peki, onun söylemesiyle Benjamin yaşayacak mıydı? Bir çocuğun yaşamı sanki onun elindeymiş gibi konuşması ne kadar doğruydu?

Yerde yatan benim tek arkadaşımdı. Biz ona çarpmıştık. Direksiyonda olmam gerekmiyordu. Ben o araçtaydım. Benjamin'in kanların içinde yerde yatmasını sağlayan o aracın içinde bende vardım.

Ambulans sonunda geldiğinde, polis aracı da arkasından geldi. Yüreğimi bir korku sararken, bakışlarımı amcama çevirdim, Hoseok hyung gibi. O da polis aracını görünce amcamın arkasına saklanmıştı.

Ambulans görevlileri Benjamin'ni dikkatlice yerden kaldırıp sedyeye aldıklarında sessizce cehennemde olanları izliyordum. Donuk ve kızarmış gözlerimle görüşlerim bulanıklaşırken, dayanamayacaktım. Kulağıma çarpan ambulans ve polis aracının telsiz sesleri soyutlaşırken, tek duyduğum amcamın adımı seslenmesi, tek yaptığım gözlerim kapanırken bedenime hakim olamayıp yere düşmemdi.

°°°

Gözlerimin açılmasını sağlayan parlak ışığa yüzümü buruşturdum. Bedenimin yorgunluğu hala üzerimdeydi fakat olayın gerçekliğini ve burada neden olduğumu öğrendiğimde asıl şimdi ruhum yorgundu.

Sanki canımı almışlardı ve yaşamıyordum. Nefes alıyordum fakat hiç sahici değildi. Her şey sahtelikten ibaretti.

"Jungkook? İyi misin?" Amcam görüş açıma girdiğinde Yengem'de yanında belirdi. Endişeli gözlerini ben beyaz yüzümde gezdirdi. Göz bebekleri ağlamaktan küçülmüş, gözlerinin altı kızarmıştı. Hoseok hyung neredeydi?

"A-amca Hoseok hyung...N-nerede o?" Sesim cılız çıkarken, yerimden doğrulmaya çalıştım. Yengem bana yardım ederken, bana ilk kez hüzünle bakması dikkatimi çekmişti.

Amcam kahve ve kıvırcık saçlarımı hafifçe okşadı. Göz yaşları yanaklarından süzülürken, tam yamacıma oturdu. Onu ilk kez bu kadar dağılmış görmek beni üzmüştü. Boğazım kururken sertçe yurkundum. Kalbim acıyorken, amcamın dolu gözlerine baktım.

Media Luna | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin