Bölüm şarkısı; Muşta- Şehinşah Islah'
Best song for book👌
🌙
Saatler birbirini kovalarken gecenin boğucu havası, karanlığı tam sol göğsüme oturuyor, aldığım nefeste hayır bulamıyor, diken üstündeymişcesine koğuştaki havalandırma saatini bekleyen tüm mahkumlar gibi, Jimin'in planını gerçekleştirmesini bekliyordum.
Bekledikçe ruhum daralıyor, gecenin nasıl geçeceğini, başıma dolanan bu belayı en kısa sürede nasıl çözebileceğimi hesaplıyordum. Emanetleri nasıl alacaktım?
Oldum olası kavga gürültüden hoşlanmazdım. Şayet birazdan Jiyong hücresinden çıkacak, mahkumlar avluya iner inmez Jimin planını uygulamaya başlayacaktı. Bende kavgadan fırsat bilip, söylediği gibi Jiyong'un hücresine girecek, emanetleri alacaktım.
Bilindik avlu anonsu duyulduğunda teker teker kafeteryadan çıktık. Kendimi o kadar gergin hissediyordum ki, akşam yemeğini yetmemiştim. Benim bu tuhaf hallerimi garipsiyen Taehyung ise bana,"İyi misin? Bir sorun mu var?" gibi sorularını sorup durmuştu.
Benim cevabım ise her zamanki gibi,"İyiyim, sorun yok." olmuştu. Durumuma tezat düşen kelimlerime inanmayan Taehyung ise gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Jimin'in planından haberi yoktu.
Gerçi, olsa bile engel olabilir miydi? Tartışılırdı. Ne olursa olsun, eğer Jimin'den tamamen kurtulmak istiyorsam istediğini yapmak zorundaydım. Bunu bana Taehyung'ta söylemişti. Bir yanım bunu hiç yapmak istemese de, korksam da, Jimin'e güvenmek zorundaydım.
Kafeteryadan çıkar çıkmaz Jimin yavaş adımlarla arkamdan ilerlemeye başladı. Nefesini ensemde hissediyordum ve bu, bulaştığım işin ne kadar ciddi olduğunun göstergesiydi.
"Korkma." diye fısıldadı Jimin, şu cehennemde beni korkutan tek kişi oyken, söylediği gülünçtü."Emanetleri aldığın an benim yanıma gel, sakın gardiyanlara yakalanma."
Jimin eli elime temas edecek şekilde yanımdan ilerleyip avluya çıktı. Kalbim davul gibiydi ve dışarıya attığım her adımda tokmağını güçlüce göğsüme savuruyordu. Acımıyordu bana, yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
Sanki nefesimi kesecekti, atışları. Beni yaşarken, ölüme sürüklüyordu. Avluya attığım adımlar gibiydi.
"Şu piçlere bak, nasıl da başları dik. Tabi Jiyong çıkacak ya." Taemin Jimin'in yanına oturduğunda ezici bakışları B1 bloğunun karşısındaki banklarda oturan B2 bloğuna ait mahkumlarda gezdiriyordu.
Hepsi Jimin'in olduğu tarafa -yani B1 bloğu mahkumlarına- öldürücü bakışlar atıyordu. Bir kişi eksikti. O da çaldığı ıslıklarla ağır adımlarla yanımıza gelen Jiyong'tu.
Bakışlarımı Jimin'e çevirdiğimde bana bi baş hareketi yaptı. Bu tahminimce Jiyong'un gözüne gözükme demekti.
Siyah kapşonumun şapkasını başıma geçirdim ve gözden uzak bir yerde beklemeye başladım. O esnada bakışlarım Jiyong ve Jimin'in üzerinde turluyordu.Jiyong, siyah saçlı ve ensesinde kanat dövmesi olan bir mahkumdu. Neredeyse Jimin'le aynı boydaydı. Hatta birbirlerine bile benziyorlardı.
"Kimler gelmiş," Jiyong kendi bloğunun olduğu masaya uğradığında selamlamaları aldığında Jimin yerine genişçe yayıldı ve dudaklarındaki alaycı sırıtışla Jiyong'u süzdü."Gözlerimiz yollarda kaldı, fena özlettin kendini." Sesi de, bakışları kadar alaycıydı. Fakat gözlerinin ardındaki taze nefret duygusu gözle görüncek kadar ortadaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Media Luna | jikook
FanfictionBu içi acı dolu ruhumun kapıları ancak ona açılır, bir tek o canımı yakabilirdi. 20/06/19 24/12/19 080822- #2 jikook