12|yoksa canın çok yanar

3.6K 431 553
                                    

Bölüm şarkısı: Sansar Salvo- Dum Taka Dum.

🌙

Buradaki dördüncü günüme girmeme iki saat kalmıştı. Sessiz bir şekilde hücremde oturuyordum ve penceremin gösterdiği kadar karanlık gökyüzünü izliyordum.

İçimdeki huzursuzluk bir türlü dinmiyordu. Aklımdaki tüm sorular beynimde tipik bir döngü gibi hep başa sarıyor, bu da beni ruhsal anlamda yıpratıyordu. Düşünceli biriydim ve vaktimin çoğunu düşüncelerime dalarak geçirirdim. Zihnimde soruları çok sorardım. Fakat cevabını bulamazdım. Bulduğumu sanar, çok geçmeden yanılırdım.

Aklımdan çıkmayan iki kişi vardı. Biri Benjamin'di. Onu düşünüyordum. Ve kalbimin görünmez ateşi de bu yüzden yanmaya devam ediyordu. Onun için üzülüyordum. Ona karşı tam sol göğsümde büyüyen koca bir pişmanlık duygusu vardı.

Öte yandan Park Jimin denen şu piskopat herifi düşünüyordum. Şayet üzerimdeki huzursuzluğun büyük bir kısmından da o sorumluydu.

Onun bana olan, kalp kırıcı değil, kalp yıkıcı tavırları. Şu an ki, huzursuzluğumun sebeplerinden biri.

Gözlerimi hücremi bir nebze olsun aydınlatan yarım aydan çevirdim ve beton zeminde ses çıkartarak hücremden dışarıya çıktım.

Açıkçası canım sıkılmıştı ve Taehyung'la sohbet edip biraz olsun keyfim yerine gelsin istiyordum. O öyle bir insandı ki, bana tüm dertlerimi bir nebze olsun unutturabiliyordu. Onunlayken kendimi daha iyi hissediyordum.

Hem saat daha onken suçluların çoğu uyumamıştı. Buna tam karşımdaki masada arkadaşlarıyla oturup keyifle sohbet eden Jimin'de dahildi.

En son olaydan beri bana rahatsız edici bakışları haricinde pek bir şey yapmamıştı. Beni sadece bakışlarıyla öldürmeye kararlıydı.

Mümkünse Jimin'le göz teması kurmadan Taehyung'un hücresine doğru ilerledim. Koğuşta olmadığına göre yüksek bir ihtimal hücresindeydi.

Jimin'in ezici bakışları eşliğinde Taehyung'un hücresine girdim. Bana olan bakışlarından hoşlanmıyordum. Sinir bozucu ve rahatsız ediciydi.

"Taehyung." diyerek hücresine girdiğimde gördüğüm manzara karşısında dudaklarımı tebessüm kapladı.

Yatağında uyku bandıyla boylu boyunca uzanıyordu. Ona seslenmeme rağmen yerinden kıpırdamadığına göre çoktan uyumuştu. Onu rahatsız etmemek ve uykusundan bölmemek için bir umutla girdiğim hücresinden çıktım.

Anlaşılan düşüncelerimle boğulma seansım daha sürecekti. Taehyung'un hücresinden çıkıp su içmek için damacanaya doğru ilerlediğimde Jimin ve arkadaşları kendi aralarında şakalaşmaya devam ediyordu.

Çoğu suçlu uyumaya, hücrelerine çekilmişler, çoğu ise koyu sohbetlerinden daha çıkamamışlardı.

"Millet sizce de koğuşta bir hava değişikliği yok mu?" Taemin'den alayla çıkan gülümseme ardından bu sözleri söylemesiyle Jimin dahil çoğu mahkum bana bakarak sırıtmıştı.

Kaşlarımı çattığımda umursamadım ve olabildiğince hızlı olmaya çalışıp kendime bir su doldurdum.

"Şöyle aşk havası gibi mi yani?" Namjoon aynı alaycı sırıtışla Taemin'e cevap verdiğinde pis ve imalı bakışları üzerimde turluyordu.

Media Luna | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin