23|yaşam da onda gizliydi, ölüm de.

4.3K 391 300
                                    

Bölüm şarkısı: Fikret Kızılok; Gönül'

Multideki şarkıları lütfen okuyun,🙏

So much love❤

🌙

Batıyorum.

Öyle batıyorum ki derinliklere, ne gerçek bir nefes alıyorum, ne de aradığım gerçek nefesi buluyorum.

Ama şu vardı öz olan; O battığım en derin okyanustu. Gözleri gibi derindi. Dudaklarıma karışan dudakları gibi tatlı ve serin. Hiç görmediğim, hiç bilmediğim, eşi benzeri olmayan bir okyanustu.

Su damlası kadardı belki dudaklarımın dudaklarına ettiği her temas, fakat hissettirdikleri bir okyanus kadar derin, serin ve uçsuz bucaksızdı. Öyle ki Park Jimin'in dudakları gözü kapalı atlayacağım tek uçurum, sularına akıp gideceğim tek okyanus olacaktı.

Dudakları hiç ayrılmak istemezmiş gibi bir kez daha emdi alt dudağımı. Elleri, elleri tam kaburgamdaydı, derime işliyordu sanki parmak uçları. İçimi titretiyor, karnım kasılırken daha önce hiç yaşamadığım bir arzu ile kavruluyordum.

Şayet mahrem yerlerim hiç bu kadar ağrı çekmemişti. Dudaklarım muhtemelen kızaracak, belki de moraracaktı. Fakat umrumda değildi, dudaklarını yeni keşfetmişken bırakmak istemiyordum.

Jimin alt dudağını sürterek üst dudağıma çıkardığında dilini dilime temas ettirdi. Onunla savaşmaya hazır olan yanım daha da kavrulurken, o oldukça yavaş hareket ediyor, beni çılgına çeviriyordu. Mağrasına doğru acizce inlediğimde, kısa bir an dudaklarını dudaklarımdan çekti.

"Beni çıldırtmak mı niyetin? Hm?"diye fısıldadı Jimin, dudaklarıma doğru, elini kaburgalarımdan derime sürterek ayırdı, kasıklarımda durdu. Dudaklarını tekrar dudaklarıma sürtrek ayırdığında, nefesini nefesimde hissedebileceğim kadar yakınımdaydı.

"Asıl sen...sen Jimin..." dedim, nefesim oldukça düzensizdi. Asıl o beni çılgına çevirmişti. Parmak uçları bu sefer kasıklarıma baskı yapıyordu. Gücüm kalmamış gibi omuzlarına tutunuyordum. Asıl senin niyetin ne? Beni öldürmek mi? Beni yakıp kül etmek, dudaklarının arasında, tam iki dudağının arasına gömmek mi niyetin?

"Ben ne güzelim? Söyle."dedi Jimin, fısıltıyla. Dudaklarını yavaşça yanağıma çıkardı, oradan kulak mememe doğru ilerledi. Kulak mememi dişleri arasına aldığında ona beni nasıl küle çevirdiğini, darmadağın ettiğini söylemek istesemde cümlelerimi, kelimelerimi yutmuş gibiydim.

Bir enkazın altında kalmışken, dudakları bedenimi ve ruhumu esir almışken konuşmak çok zordu. Kolay olan sadece dokunuşuna teslim olup, arzuyla inlemekti. Zor olan ise ona karşı yenileceğini bile bile savaşmaktı.

"Ne yaptın sen bana kıvırcık?" Jimin kulak mememi dişledi, kulağıma doğru fısıldadı, tekrar inlediğimde elleri kasığımda usulca geziyordu. Kast katı kesilen bedenim ve darmadağın edilen ruhum vardı ortada.

Bilmiyordum ki? Ne yapmıştım ona? Ne yapmıştım da bu kadar derin ve güzel bakıyordu bana? Nasıl beni arzuyla, şevhetle öpüyor, ateşiyle yakıyordu beni? Bilmiyordum ki biz nasıl bu denli birbirimiz için kavrulmuştuk? Nasıl olmuştu bu hisler? Bu bizi ölüme götüren, bizi bin defa yakan hisler.

"Nasıl kalbime girdin? Nasıl şu yarası geçmeyen ruhuma dokundun?" diye sordu Jimin, alnını alnıma yasladı. Gözleri kapalıydı, dudakları dudaklarıma uzak değil yakındı. Arzuyla yanan bedenim onun elindeydi artık.

Aklım, mantığım, ruhum, düşüncelerim hepsi onundu artık.

"Sen nasıl dokunduysan yaralarıma, bende öyle dokundum sana." diye fısıldadım, nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken. Bir elimi omzunda çektim ve karnına kadar indirdim. Siyah tişörtünün eteklerinden kavradım, parmak uçlarımla tişörtünü sıyırdım ve sert karın kaslarına dokundum.

Media Luna | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin