25|anne gibi sev beni.

3.8K 368 207
                                    


Bölüm şarkısı: Nigar Muharrem- Sensizlik🌸😐

Finale son bir bölüm...iyi okumalar🌼

🌙

Kelimelerin sığmayacağı bazı zamanlar vardır. Bazı hisler ve yaşadığımız anlar. Kişiler. Asla kelimelerle anlatamadığımız, kalbimize sığdıramadığımız çokça an.

O an, bu andı. Kollarında uyuduğum anda saklıydı ve tüm kelimeler kifayetsizdi artık. Onu anlatmaya, hislerimi anlatmaya yetecek bir kelimem yoktu.

Harfler yoktu bunun için. Henüz onun koynunda gerçek nefesimi alıyorken benim için ondan başka hiçbir şey yoktu. Kimse onun kadar güzel değil, kimse onun kadar güvenli değildi. Huzur kokuyordu sanki bedeni, ruhuma işliyordu teni, kokusu, gözleri.

Park Jimin sığınacağım tek limana, sevebileceğim ve yanabileceğim tek ruha sahipti. Ateşi diriydi, yakıcıydı. Tıpkı bedenime ve ruhuma bıraktığı öpücükleri gibi. Huzurdu, çiçek gibiydi. Tıpkı ruhuma doladığı kolları ve kokusu gibi.

O her şeydi artık, her şeyimdi.

Saat iyice geç olurken ve hava kararırken yerimden kalkmak, uyanmak istemiyordum. Normalde bu saatlerde uyku bedenimin yanından bile geçmezken Jimin'in kolları öyle güzel ve rahattı ki, günün her saatinde onunla beraber uyuyabilirdim.

Yastıksız ve yorgansız. Zamansız, zaman bilmeden sadece onun koynunda sonsuza kadar uyuyabilirdim.

"Hmm...çok güzel bu koku." Uykulu sesiyle mırıldandığında, boğuk sesi saçlarının arasına çaptı. Burnu saçlarımın arasındayken, saçlarından yayılan şampuanımın kokusu onu sarhoş etmiş gibiydi. Bacakları bacaklarıma dolanmış, başımı omzuna yaslamışken -ki bu onun için rahatsız edici olabilirdi- bir eli belimde, diğer eli ise beline uzatmış olduğum kolumdaydı. Kısacası bana sıkıca sarılmıştı.

Uyku ve uyanmak arasında gidip geliyordum. Sesi, ufacık bir kıpırdaması beni uyandırmaya yetiyordu lakin öyle rahattı ki kollarının arası, en ufak bir sessizlikte uykuya teslim olabileceğim kadar güçlüydü.

"Biraz daha böyle kalsak, burası çok güzel. Tıpkı ev gibi. Sığınabileceğim en güvenli yer...çok huzurlu." Uyanmak istemiyordum, uykulu bir sesle mırıldanırken. Mümkünmüş gibi Jimin'e biraz daha sokulmuştum, kokusunu bir kez daha çiğerlerime çekerken. Kesinlikle uyanmamalıydık.

"Birazdan akşam yemeği saati, aç kalmanı istemiyorum Jungkook. Söz, bu gece seninle uyuyacağım, kollarının arası her zaman sana açık." Nazlanmama fırsat vermeden bir hışımla yerinden kalktı, ben uykulu gözlerle yüzüne bakarken tebessüm ederek saçlarımı okşadı.

"Hadi kalk yerinden. Eğer şimdi uyursan, gece uykun kaçar. Uykusuz kalırsan da-" Cümlesini bitirmesine fırsat vermeden oflayarak yerimden doğrulduğumda Jimin dudaklarındaki tebessümü genişletti ve aydınlık gülümsemesi ile yanağıma ve boynuma derin bir öpücük kondurdu.

Tıpkı bir anneden farksız düşünceli tavırları beni utandırıyor, ona olan güvenim daha da güçleniyordu. Ona her geçen gün daha da alışıyor, sevgim sol göğsüme sığmıyordu. Gülüşün de, kolların da gerçek huzuru bulurken ona doyumsuzlaşıyor, her saatimi, dakikamı ve saniyemi onunla geçirmek istiyordum.

Çünkü gönlümü çalan ve beni kendine sımsıkı bağlayan gözleri için zaman benim için önemsizdi. Onun gözlerinde sonsuza kadar yaşamaya hazırdım.

Media Luna | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin