Bölüm şarkısı;Nigar Muharrem- Galiba(Cover)🌸
Bu kızın sesine bir roman yazabilirim👌
İyi okumalar.
🌙
Ayaklarım geri geri gidiyordu sanki, görüşme odasına doğru ilerlerken. Kendime soruyorum her adım atışımda, zihnimle tartışıyordum.
Neyden, kimden korkuyordum? Alacağım cevaplarımdan mı? Yoksa cevapların hiçbir zaman etkili olmadığı şu sorulardan mı? Sanırım ikisinden de korkuyordum. Ellerimin terlemesi, titremesi, kalbimin düzensiz bir ritimle atması ve şu gerginliğimin getirdiği hissin yüreğimi sıkıştırması.
Korkumun yavaş yavaş beni istila etmesi ve benim içimdeki bu savaş karşısında elimin ve kolumun bağlı olması attığım her isteksiz ve güvensiz adımlarımın illetiydi.
Gardiyan Jiwan bana suratsız haliyle gösterdi görüşme odasını, içeriye girdiğimde heybetiyle son karşılaşmamızdan bu yana daha da iyi görünenen amcamı görmüştüm.
Benim aksime ruhsal anlamda hali vakti yerinde görünüyordu. Gözleri benim gözlerim gibi uykusuz bakmıyordu, dinçti. Bedeni bedenim gibi güçsüz ve öz güvensiz değil, ağır başlıydı. Bakışları bakışlarım gibi değildi amcamın, umutsuz değil, her şeyi elde edebilecek kadar keskindi.
Şayet öyle güçsüzdüm ki, şu iki hafta da çöken bedenim onu bile hayrete düşürmüştü, dudaklarındaki zorraki gülümseme ile yanıma yaklaşıp bana sıkıca sarılırken. Sandığı kadar güçlü biri olmayışımın farkına varmıştı ve kanıt gözlerinin önündeyken sanki karşısında eriyip giden kendi öz yiğeni değildi.
Güçsüzdüm ben amcamın bana güvendiği aksine, oğlu yerine beni bu cehenneme atarken neyime güvenmişti? Şimdi bana öyle acınası bakmamalıydı. Buradaysam sebebi oydu, ona karşı yenilen merhametimin sonucuydu.
"Seni ne kadar çok özledim tahmin edemezsin evlat. Günlerce şu yoğun bakımdaki çocuğun şerefsiz babasıyla uğraştım, yanına gelemedim. Sen nasılsın? Hasta falan değilsin değil mi? Canını sıkan biri varsa söyle bana, koğuşunu değiştirebilirler. Boynundaki iz de neyin nesi?" Tek kelime etmeme fırsat vermeden konuşuyordu amcam, bana sıkıca sarıldıktan sonra boynumdaki morluk izini fark etmişti.
Nasıl olabilirdim ki? Görmüyor muydu halimi? Bir hafta da nasıl çöktüğümü görmüyor muydu? Beni özlemişse neden şimdi geliyordu? Özleyen insan bu kadar kör olur muydu? Ya da bu kadar geç kalırmıydı gelmek için?
"Alerji. Beni boşver..."diye mırıldandım. Umrunda olsaydım beni bu cehenneme atmazdı. Umrundaymış gibi davranmayı kesmeliydi."Benjamin'in durumu nasıl?" Cevabını asıl öğrenmek istediğim soruydu bu. Cevabından kortuğum soruydu.
Amcam yerine oturdu. Karşısındaki yeri aldığımda yüreğim daha da sıkışıyordu. Ciddiyete büründüğünde tavırları, bana vereceği cevaplardan korkuyordum.
"Yoğun bakımda. Çocuğun ameliyatı sorunsuz geçse bile uyanamadı bir türlü. Babası olacak herif ise şikayetten vazgeçmiyor, benden servet değerinde para istedi. Mahkemeye kadar, babasını ikna etmeye çalışıyorum." Amcamın gözlerine baktığımda bir yanımın onun ağzından çıkan her kelimeye inanması kolaydı. Fakat burada geçirmiş olduğum bir hafta boyunca güven kelimesini yitirmişti ruhum. Bir yanım ise öz amcama güvenmememi söylüyordu. Bir yanım hâlâ güveni aramaya muhtaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Media Luna | jikook
FanfictionBu içi acı dolu ruhumun kapıları ancak ona açılır, bir tek o canımı yakabilirdi. 20/06/19 24/12/19 080822- #2 jikook