24|aldığım her nefes, onun dudaklarında saklıydı.

4.1K 407 307
                                    

🌙iyi okumalar:)

Bölüm şarkısı: Sezen Aksu - Her şeyi yak

-Park Jimin bakış açısı-

Savaşta kaybettik ama kazanmak için de savaşmadık. Savaş bizim içimizdeydi, biz zaten kaybedendik. Kaybetmiştik, çünkü bize bunu öğretmişlerdi.

Bana kazanmak yerine kaybetmeyi. Sevmek yerine nefret etmeyi ve gülmek yerine ağlamayı öğretmişlerdi. Annem, gerçi beni bırakıp giden bir kadına 'annem' demem ne kadar doğruydu? Tartışılırdı. Babam. Evet babam. Bir şekilde beni yalnız bırakmamış, annem gibi beni terk edip gitmek yerine bana sahip çıkmıştı.

Onun tek hatası; hasta olmasıydı. Onun tek hatası; annemle evlenmiş olmasıydı. Beni defalarca dövmesine, kötü sözler sarf etmesine rağmen ona olan saygımı hiç yitirmemiştim. O hasta ruhlu, sadist bir insandı. Farklıydı, çoğu insanlık için tehlikeliydi de. Çünkü kimse can yakmaktan haz duyan biri için güvenli biri diye tabir edemezdi.

Babam beni çok döverdi. Bana ağıza alınmayacak laflar söylerdi fakat ben yine de bilirdim, gerçeği görürdüm. Acımadan attığı her tokat ve tekme bana değildi. Annemeydi, anneme olan nefretineydi. Bana söylediği küfürler ve lanetler ise anneme söylemeye cesaret edemediği tüm isyanlarıydı.

Anneme kızgındı fakat öfkesini benden çıkarmıştı. Bir yere kadar. O geceye; annemin öldüğü geceye.

Tam olarak babamın annemi neden öldürdüğünü bilmiyordum. Sadece bildiğim şu vardı; babam annemi tam on kez bıcaklamıştı. Annemi tam on kez öldürmüştü. Eli kana, tam on kez bulanmış, geri dönüşü olmayan bir günaha girmişti.

Ve ben, o hayatımı değiştiren gece de yapabileceğinin en iyisini, en uygununu yaptığımı düşünmüştüm. Babamın suçunu üstlenecek ve tutmuş olduğum avukatla cezam en aza indirilecekti. Korkmamıştım başta, kendime ve tuttuğum şerefsiz avukata güveniyordum.

Babama. Jiyong'a.

Fakat artık her şey yerle birdi. Babama güvenmiştim, beni yalnız bırakmış, neredeyse iki yıldır ondan haber alamamıştım. Oysa ki ben onun oğluydum, ben onun suçunu üstlenmiş, günahının bedelini ödemiştim. Ben onun çektikleri tüm acıların bedelini en ağır şekilde ödemiştim. Hâlâ da ödüyordum.

Bu hapishanede geçirdiğim her gün onun işlemiş olduğu günahın bedelini ödüyordum ve inanın ödediğim bu bedel avukata dökmüş olduğum milyonlardan daha pahalıydı.

Avukata ve Jiyong'a güvenmiştim ve iksi de güvenimi boşa çıkarmıştı. Avukat mahkememde beni savunacağı vakit, aleyhime konuşmuştu. Bunun sebebi olarak ise bana annesini öldüren birini savunursa vicdanen rahat edemeyeceğiydi.

Ve bunu bana söyleyen adam; kardeşine yasak ilişki ile peydahladığı öz evladını satan adamdı. İşin fiyasko tarafı ise; yasak ilişki yaşadığı kadın onun öz kardeşinin karısıydı. Vicdandan söz edebilecek en son insandı. Kendi evladına göstermiş olduğu vicdansızlık değil de neydi?

Benim öz annemi sözde öldürmüş olmam onun bu yüzden aleyhime konuşmuş olması, vicdanlı bir davranış değildi. Çünkü zaten benden para almıştı, suçu benim işlemediğimi ise adı gibi biliyordu.

Jiyong ise tam bir şerefsizdi. Hayatımda tanıdığım en şerefsiz insan oydu, avukat bana kazık atmıştı doğru. Fakat asıl darbe Jiyong'tan gelmişti. Yalancıydı, kurnaz ve bencil. Kendi çıkarları uğruna her şeyi yapar, hiçbir kötülükten kaçınmazdı. Hapishaneye ilk girdiğimden bu yana beni hep pis işlerinde kullanmış, dövmüş, bana hep tuzaklar kurmuştu. Bir şekilde günler böyle geçerken Jiyong'u ben dahil B1 bloğunda kimse sevmiyordu.

Media Luna | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin