2. Bölüm: İksir Dersi

4.3K 295 48
                                    

Hogwarts'a vardıklarında kendi kendine giden büyülü arabalara oturdular ve sallana sallana şatoya doğru ilerlemeye başladılar. Ingrid bu sene okuldaki güvenlik önlemlerinin daha da artırıldığını gördü, şatonun sınırlarını koruyan seherbazlar vardı ve öğrenciler içeri girerken kısa süreliğine de olsa onları kontrol ediyorlardı. Beş gencin üzerine bir umutsuzluk çöktü, bunun sebebi Voldemort'un saldırılarının artmasıydı. Ölü ve kayıp büyücülerin sayısı her geçen gün artıyordu. Ingrid bu durumlarda her zaman konuyu değiştirse de bu sefer o gücü kendisinde bulamamıştı. Gençler yüzlerinde bir durgunluk ifadesiyle Büyük Salon'a gittiler ve Ted'le Ivy'den ayrıldıktan sonra Gryffindor'ların hemen yanına kurulmuş Slytherin masasına oturdular.

 Ne var ki Ingrid'in şanssızlığı yine üzerindeydi, Joan Greta'nın karşısına kurulurken Ingrid'in karşısına Dave oturmuştu. Bu çocuk baş belası gibi bir şeydi. Onunla göz göze geldiğinde sırıtan Dave'e karşılık gözlerini deviren Ingrid karşısında yer alan Gryffindor masasına göz gezdirdi ve Evans'la göz göze gelince ikisi de gülümseyip başlarını eğdiler ve birbirlerine selam verdiler. Onunla Slug Kulübü'nden tanışıyordu, Lily'yle az çok samimilerdi ve onun yetenekli ve kibar biri olduğunu biliyordu. Ardından ikisinin gözleri de seslice açılan kapıya ve McGonagall'ın ardından salona giren birinci sınıf öğrencilerine kaydı. Çocuklar merakla etraflarını inceliyorlar, Büyük Salon'un büyülü tavanına şaşırıyorlardı. Ingrid güldü. İlk geldiğinde kendisi de çok şaşırmış ve Hogwarts hakkında en çok bunu sevmişti.

Seçmen Şapka'nın şarkısının ardından öğrenciler Seçmen Şapka'yı birer birer başlarına geçirirken Ingrid dalgınca onları izliyordu, ardından Seçmen Şapka'nın ona söyledikleri geldi aklına. 

''Hmm...'' Diye başlamıştı Seçmen Şapka. ''Bir Bryne daha. Yeterince zeki ve yetenekli. Cesur, ancak kural tanımazlığı biraz daha ağır basıyor. Seni nereye koymalıyım? Gryffindor mu, yoksa Slytherin mi? Hedeflerin için birçok şey yapabilirsin. Evet...Birçok şey. Sanırım seni hedeflerine ulaştıracak en uygun binayı budum: Slytherin!'' Kendisinden üç yaş büyük kuzeni Will onu çılgınlar gibi alkışlarken koşarak onun yanına oturmuştu Ingrid ve bu okuldaki en eğlenceli zamanlarının birçoğunu Will sayesinde yaşamıştı. Onun bildiği gizli geçitler sayesinde daha fazla ceza almaktan kurtulduğunu inkar edemezdi.

Kendi kendine gülümserken bir çocuk daha Slytherin'e seçildi ve Ingrid onu alkışlarken birinin onu izlediği hissine kapılıp gözlerini çevirdi. Dave ve Joan'ın arasında kalan boşluktan Gryffindor masasındaki Sirius Black'in ona sert bakışlar attığını görebiliyordu. Tek kaşını kaldırdı ve ona soran bakışlar attı. Ardından Sirius sahte olduğu fazlasıyla belli olan bir gülüş attı ve bakışlarını çekti. Ne yani, sırf trendeki o nahoş karşılaşmadan dolayı Ingrid'le uğraşacak değildi herhalde? Ingrid bu şımarık ve kendini beğenmiş Black'i hiç çekemezdi.

Yeni öğrenciler binalarına yerleştikten sonra Kanlı Baron'un sertçe önünden geçmesinin iştahını kaçırmasına izin vermeyen Ingrid yemeğini yemeye başladı, Joan ve Greta'yla kısaca sohbet ettikten sonra yatakhanelerine çıktılar ve odada diğer arkadaşlarıyla konuşup birbirlerine tatillerini anlattılar. Ingrid diğer kızlarla pek yakın olmasa da Greta onlarla iyi anlaşıyordu, üstelik gece yatmadan önce yapılan boş muhabbeti de sevmedikleri söylenemezdi. Ardından Ingrid kendisini çok yorgun hissettiğini fark edince diğerlerinin konuşmasına aldırmadan yatağında iyice gerindi ve perdesini kapatıp kendisini uykunun kollarına bıraktı.

***

Sabah ilk dersleri İksir'di ve Ravenclaw'larla birlikteydi. Ingrid sabah kahvaltısında biraz fazla yediği için kendini fazlasıyla ağırlaşmış hissediyordu. Derin bir nefes aldı ve loş İksir sınıfına girdi. Arkasından gelen Greta'da bir tuhaflıklar seziyordu ancak henüz onunla konuşmaya fırsatı olmamıştı.

Bryne & BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin