Ingrid bütün bir hafta İksir hocası ve aynı zamanda bina başkanları olan Slughorn'un yanında cezaya kalmıştı. Her akşam iki saat. Ingrid Slughorn'u sever ve samimi bulurdu, ancak adam o kadar gevezeydi ki bazen boğulduğunu hissediyordu kız. Neyse ki bir hafta zor da olsa geçmiş, cezası bitmişti. Ingrid ayağa kalkarken elindeki kağıtları düzenledi.
''Hepsini bitirdiniz sanıyorum, Bayan Bryne?'' Ingrid başını salladı.
''Evet, profesör.'' Ardından kağıtları Slughorn'un masasına bıraktı. Adamın bu kadar meşgul olduğunu bilmiyordu Ingrid. Dersleri hakkında sürekli çalışıyor, yaşayan en iyi iksir öğretmeni olmak ve öğrencilerine en iyisini öğretmek istiyordu. Doğrusu, Ingrid de bu cezalarda işine yarayacak birkaç iksir ipucu öğrenmişti ve şimdi derslerde denemek için can atıyordu.
''Kuzeniniz Will'i Noel partisine davet etmiş miydiniz?'' Ingrid gülümsedi. Babasından hala bir haber yoktu ve ailesi, Will de dahil olmak üzere, büyük tehdit altındaydı. Açıkçası elbette böyle bir şey yapmamıştı, yapsa da Will zaten gelemezdi.
''Ettim efendim, ancak bakanlıkta işler şu sıralar çok yoğunmuş. Gelmeye çalışacağını, ancak büyük bir ihtimalle yetişemeyeceğini söyledi.'' Slughorn başını sallarken inanmış gibi duruyordu.
''Pekala, öyleyse. Cezanız bitti, Bayan Bryne. Umarım böyle bir şey tekrar yaşanmaz.''
''Yaşanmayacak, efendim. İyi akşamlar.''
''İyi akşamlar.'' Ingrid odadan çıktıktan sonra bileğindeki saatine baktı. Koridor yasağının başlamasına bir saat vardı. Yavaş adımlarla yürümeye başladı. Ortak salona hiç gidesi yoktu, oyalana oyalana gezindi. Yarın için heyecanlıydı, Will'le buluşacak ve ondan her detayı, mektupta yazamadığı her şeyi öğrenecekti. Ayrıca ona şu Dave Hudson meselesini anlatmayı da kafasına koymuştu. Will'in çok sinirleneceğini biliyordu, dua edelim de Dave yakınlarımızda olmasın, diye iç geçirdi. Yoksa kuzenini tutamazdı ve kuzeni de çocuğun suratına iki yumruk patlatırdı. Ama Ingrid Dave'in tüm bu olanlarla arasındaki ilişkiyi çözmek için bir gün boyunca ona katlanması gerektiğini biliyordu.
Ingrid yine oyalanır ve saniyede bir merdiven basamağı inerken merdivenlerden çıkan kızıl saçlı kızı gördü. Elinde cam bir fanus tutuyordu ve içindeki suyun yüzeyinde bir zambak vardı.
''Selam, Lily.''
''Ah, Ingrid! Nasılsın?'' Ingrid omuzlarını silkti.
''İyiyim. Slughorn'un yanından geliyorum, cezaya kalmıştım. Sen nasılsın?'' Lily başını salladı.
''Ben de iyiyim, Profesör Slughorn'a bunu hediye etmek istiyordum, zambak bir Japon balığına dönüşecek. Ardından Hagrid'in yanına uğrayacağım. Sen de gelmek ister misin?'' Ingrid birkaç saniye duraksadı, aslında Hagrid'le tanışmışlığı yoktu ancak hava almak ona iyi gelebilirdi. Hem zaten yatakhaneye, kütüphaneye ya da ortak salona gitmeye de niyeti yoktu.
''Olur. Ben seni burada beklerim.'' Lily başını salladı, ardından merdivenleri tırmandı. Ingrid de merdivenlere oturdu ve o gelene kadar kazağının kollarıyla oynadı. Neyse ki Slughorn sivil kıyafetleriyle gelmesine izin vermişti. Bazen o takmak zorunda oldukları kravat Ingrid'i boğuyordu. McGonagall hariç-gevşet kravattan nefret ederdi- çoğu hocanın dersinde gevşek taksa da bayıldığı bir şey değildi.
Birkaç dakika sonra arkasında duyduğu aceleci adım sesleriyle ayağa döndü ve Lily yanına geldiğinde birlikte merdivenleri seke seke inmeye başladılar.
''Tüm hafta çok yoruldum,'' diye yakındı Lily. ''Aslında Marlene'le düşünmüştük Hagrid'i ziyaret etmeyi, ama o uyuyakalmış.''
''Marlene?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bryne & Black
FantasiSlytherin'li bir kız, Sirius Black ve karanlığın yükselişe geçtiği yıllarda Hogwarts'ta verilen bir mücadele.