Perşembe gününün ilk dersi olan tek saatlik Sihir Tarihi'ne on beş dakika kala, Ingrid paçaları tutuşmuş bir şekilde Sirius Black'i arıyordu. Yaptırdığı ödevini hala vermemişti, araya sürekli bir şeyler girmişti ve Ingrid bunu unutmuştu. Son zamanlarda aklı öylesine doluydu ki!
Gece yatağına yattığında bir süre yanındaki yataktan yavaşça alıp verdiği nefes seslerinin sahibi olan Greta'yı düşünmüş, ardından uyuyana kadar aklına düşen ihtimalin doğruluk payını sorgulamıştı. Remus Lupin bir kurt adam olabilir miydi?
Aklındaki her bir detayı ince ince gözlerinin önüne getirmişti Ingrid. Öncelikle, çocuğun böcürtünden kurt adamlardan korktuğu anlaşılıyordu. O gece, Ingrid bir kurt adam gördüğünde de yanında siyah, tüylü bir köpekle onlara doğru koşan çatal boynuzlu bir geyik vardı. Ve patronuslar, elbette... Sirius Black'in patronusu bir başka köpek cinsine ait olsaydı-bir Labrador ya da çoban köpeği, mesela-aklına gelmeyebilirdi ancak iki kere gördüğü o köpeğin şeklini unutması mümkün değildi. Ayrıca bu kadar tesadüf biraz fazla değil miydi? Aynı gece yan yana gördüğü üç hayvanın çok yakın üç arkadaşın patronusları olması... Üstelik bu durumda onların da birer Animagus olması gerekiyordu.
Dün gece kendi kendine paranoyak davranıp davranmadığını sorgularken aklında Sihir Tarihi ödevi yoktu. Şimdi endişeyle koridorları adımlarken karşıdan gelen Remus Lupin'i görür görmez ayakları yavaşladı. Normalde yanına gitmekten çekinmezdi ancak şimdi farklıydı, çocuk da onu görünce duraksamıştı bir an için. Neden sonra, nasılsa aklını okuyamayacağını düşünüp yanına gitti ve doğal olduğunu düşündüğü bir ses tonuyla seslendi.
"Hey, Remus!"
"Ah, selam, Ingrid."
"Selam. Sirius'un nerede olduğunu biliyor musun?" Remus eliyle arka tarafı işaret etti.
"Evet, o da seni arıyordu. Bulamayınca ilk dersinin Sihir Tarihi olduğunu hatırlayıp oraya doğru gitti, seni sınıfın önünde bekleyecek."
"Mükemmel, çok teşekkür ederim." Ingrid tam hareket ediyordu ki, Remus onu engelledi.
"Hey, dur bir dakika. Bugün son dersin Aritmansi, değil mi? Dörtte bitecek olan."
"Evet, neden sordun?" Remus yutkundu.
"Seninle konuşmamız gerek... Ne hakkında olduğunu tahmin ediyorsundur." Remus'un yüzüne ve açık renkli yara izlerine baktı Ingrid, daha önce hiç bu kadar dikkatle incelememişti onları. Bir kurt adamın pençesinden kalan hatıralar mıydı yoksa?
"Eh, bir tahminim var doğrusu." Remus'un telaşla kıpırdandığını görünce onu rahatlatmak istedi. "Dinle, aynı şeyden mi bahsediyoruz bilmiyorum ama, eğer tahminlerim doğruysa, iyi sır saklarım." Remus ona minnettarlıkla baktı ve gülümsedi.
"Teşekkür ederim. Dersten sonra görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz." Ingrid elini çantasının askısına koydu ve Sihir Tarihi sınıfına doğru ilerledi. Dün gece camlarını tuz buz ettiği sınıfa. Sirius, Remus'un da dediği gibi, sınıfın dışında onu bekliyordu. Elinde iki parşömen ve Ingrid'in ona verdiği kitaplar duruyordu, kızı görünce aradığını bulmuş olmanın verdiği hisle gülümsedi.
"Ben de seni bekliyordum."
"Biliyorum. Remus söyledi." Sirius'tan aldığı kitapları koluyla bedeni arasında sıkıştırırken kimse gördü mü diye etrafa bakındı ancak görünürde hiçbir öğretmen yoktu. Sadece, Sirius'u hayranlıkla inceleyen bir iki alt sınıf öğrencisi kız ve Ingrid'i süzen Dave Hudson. Ingrid onu görmezden geldi ve parşömenlere göz gezdirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/192698281-288-k32415.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bryne & Black
FantasiSlytherin'li bir kız, Sirius Black ve karanlığın yükselişe geçtiği yıllarda Hogwarts'ta verilen bir mücadele.