16. Bölüm: İlk Çıkma Teklifi

3K 205 97
                                    

Ingrid boğazındaki gümüş-yeşil çizgili atkısını biraz daha sıkılaştırdı ve paltosunun boynunu açıkta bıraktığı kısma iyice yerleştirdi. Rüzgar çok hafif esse bile biraz üşümesine sebep olmuştu. Ardından derin bir nefes aldı ve aralarından yürüdükleri ağaçlara baktı. Tek başına olsaydı daha huzurlu olacağını hissediyordu.

''Sormayacak mısın?'' Dave Ingrid'in merak ettiklerini biliyordu aslında, ancak Ingrid meseleyi uzatmak istemedi.

''Babam hakkında ne biliyorsun?'' Dave'in yüzü düşmüştü. Onun da aslında bu konudan hoşlanmadığını sezdi Ingrid. Ne de olsa daha reşit bile olmamış, on altı yaşında bir gençti. Her ne kadar ailesinin yaptıklarını desteklese de bu yaşta insan daha önemsiz meselelerle uğraşmak isterdi.

''Yakalandığını. Büyük amcam tarafından.'' Ingrid dişlerini sıktı. Evet, bunun çok daha büyük bir ihtimal olduğunu biliyordu ancak yine de yakalanmamış olduğunu ümit ediyordu içten içe. Dave ona yandan bir bakış attı, kız kendini zorluyordu.

''Peki... Senin bundan nasıl haberin oldu? Baykuşla mı haber gönderdiler?'' 

''Üzgünüm, ama sana bundan sana bahsedemem.'' Ingrid adımlarını yavaşlatırken dolan gözlerini kırptı.

''Tamam. Ne durumda olduğunu biliyor musun? O... İyi mi?'' Dave başını salladı.

''İyi, sanırım. En azından şimdilik.'' Şimdi Ingrid'in yüzünde apaçık bir şekilde acı çektiğini belli eden bir ifade vardı. İçten içe sinirlense de kavga etmeye hali yoktu.

''Bana bildiğin her şeyi anlat.'' Sesi yorgundu.

''Kutsal Yirmi Sekiz'den haberin var, değil mi?'' Ingrid kaşlarını çattı. Konuşmaya neden buradan başlamıştı ki?

''Elbette var. Benim de o yirmi sekiz aileden birinden geldiğimi unutuyorsun. Dünyanın en saçma şeyi.'' Kutsal Yirmi Sekiz, bilindiği kadarıyla hiçbir şekilde Muggle'larla evlilik ilişkileri olmamış safkan yirmi sekiz aileydi ve her ailenin bir sloganı olurdu. Mesela Sirius Black'in ailesinin sözü "Daima saf" idi ve bu Black ailesinin safkan takıntısını gösteriyordu. Bryne ailesinin sözü ise, "Yaralayan şey öğreticidir" idi ve Ingrid bu sözü çok severdi.

 Dave derin bir nefes aldı.

''Büyük amcamın ve ailemin istediği, Kutsal Yirmi Sekiz'in bir araya gelmesi ve tek gerçeği desteklemesi. Biz sadece bunu istiyoruz, Ingrid. Ne ailenin, ne de senin canın yanmamalı.'' Ingrid yüzünü daha da buruşturdu, sanki mümkünmüş gibi. 

''Peki ya biz bu tek gerçek denen saçmalığı kabul etmezsek? Hepimizi öldürecek misiniz?'' Tek gerçek, safkanların üstünlüğünü ve Lord Voldemort'un yenilmezliğini kabul edenlerin savunduğu bir saçmalıktı.

''Öyle bir şey demedim elbette...'' Dave'in sesi tereddütlüydü, ailesini neler yapacağından o da emin değildi.

''Sanırım büyük amcam babandan bilgi almaya çalışıyor. Bana da her şeyi söylemiyorlar.'' Ingrid duraksadı. Dave sadece saçmalıyordu, tüm bunları nereden öğrendiğini söylemeyecek kadar da zeki bir çocuktu. Ingrid'in burada daha fazla durmasının bir anlamı yoktu.

''Ben gitsem iyi olacak.''

''Bekle! Ben... Sana bir şey söylemeliyim.'' Kız devam et, dercesine baktı çocuğa. Dave Ingrid'i üzgün görmekte hoşlanmıyordu, ona aşık olduğu söylenemezdi elbette ama etkileyici bulduğunu da inkar edemezdi.

''Babanı zorlamaması için büyük amcamdan rica edeceğim. Yani en azından canının yanmaması için. Tabi... Eğer bizim daha yakın bir ilişkimiz olduğunu duyarsa-''

Bryne & BlackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin