2

1.3K 80 45
                                    

Bangtan yurdunda en son böyle bir sessizlik olduğunda, Gunlee ve eşinin ölümü söz konusuydu. Ama o tamamen kötü bir atmosfere sahipti ve hepsi yas havasındaydı. Şimdikinin de iyi olduğu söylenemezdi, ama tuhaftı. Kesinlikle tuhaftı. Min-cha, elini yakmış olan sevgilisinin çok uzun zamandır hayran olduğu güzel elini acıtmamaya çalışarak sargı beziyle sararken, üzerlerinde on iki tane göz, yaptıkları her şeyi kaydediyordu. Öyle ki birbirlerine bile bakmaya korkuyorlardı. Kısmen anaokulunda yaramazlık yapmış iki çocuk gibilerdi.

" Yani ama siz- "

" Şşşt. " dedi Jin, kabaca Yoongi'nin sözünü keserek.

Yoongi yeniden ufak bir çocuk gibi kaşlarını çattı ve sessizlik devam etti. Min-cha onun büzülmüş dudaklarına ve hızlı hızlı sanki bir şey söyleyecekmiş ama söyleyemiyormuş gibi nefes alış verişine sadece bir saniyeliğine baktı, sonra elini sarmaya döndü. O kadar utanıyordu ki neredeyse dilini yutmuştu. Onlara söylememek istediğinde demek ki haklıydı ama bunun olacağını da tahmin etmiyordu.

" Hayal kırıklığı. " dedi Jin, bir süre sonra, yavaşça; sesi o kadar netti ki neredeyse canlarını yakacaktı. " Size inanamıyorum. Bizim için hayal kırıklığısınız. "

" Aşık olmak ne zamandan beri- "

" Hele senin hiç konuşmaya hakkın yok Yoongi. "

Yoongi susturulduktan sonra yine kaşlarını çatıp eline bakmayı sürdürdü ve kabuğuna çekildi. Min-cha tuhaf bir şekilde ağlamak istediğini fark etti, bunu bastırmak için çok uğraşmak zorunda kaldı. Her şeyin kendi suçu olduğunun farkındaydı ve Yoongi de bunun yüzünden cezasını çekiyordu, bu adil değildi.

" Şunlara bak ya, gözümüzün önünde resmen birbirlerini yiyorlar ama bizim haberimiz bile olmuyor. Ne zaman söyleyecektiniz, evlenince mi? Gerçekten size inanamıyorum. Siz var ya... Daha bunu bile söylemeyen kim bilir neleri neleri saklar? " dedi Jin, hepsi zifiri bir sessizlikle onu dinliyordu. Olayın iki ana karakteri de ağızlarını açamıyorlardı çünkü kendilerini savunmaya güçleri bile yoktu. Diğerleri ise hiçbir şey söylemeyerek sadece ona hak veriyorlardı.

Yoongi ve Min-cha, onlar için sadece hayal kırıklığıydı.

Min-cha bunun olacağını tahmin edebiliyordu. Yoongi'yi onlardan çalmıştı ve eğer bu şirketin kulağına giderse, bu grubun dağılmasına bile yol açabilirdi. Her şeyi mahvetmişti. Eğer Jin ona tokat atsaydı bile ağzını açamazdı.

" Hyung, sakin ol. "  dedi Namjoon tok ve derin bir sesle.

" Hayır Namjoon, sakin falan olamam. Burada çok önemli bir olay dönüyor ya! İnsan bir der bak hyung, bak oppa, ya da Jinnie mi ne dersen artık, bak biz sevgiliyiz, biz çıkıyoruz der; ona göre ayağını denk al der, mal gibi gidip Jimin'le iddiaya girme der. "

" ...Ne? " dedi Min-cha, bozulmuş ve kısık bir sesle onlara bakarak. Ondan sonra belli ki uzun süre boyunca kendisini zorla tutmuş olan Jimin aşırı büyük bir kahkaha patlatıp karnının üzerine eğildi. Hemen ardından Jin'e doğru elini açtı, belli bir şekilde onlara cidden kızgın olan Jin surat asarak cebinden cüzdanını çıkarıp Jimin'in ufak eline birkaç bin won saydı.

" Bir daha sizin üzerinize iddiaya giren ne olsun ya. " dedi hemen ardından, somurtarak. Sonra da geniş omuzlarıyla kollarını kavuşturup Yoongi gibi suratını astı.

" Ne- nasıl ya? " dedi Yoongi, arkasından, kafası karışmış bir şekilde.

" Benim anlamadığım, daha yeni mi çıkmaya başlamışlar? " Namjoon mırıldandı ve Hoseok'a döndü. " Ben daha uzundur diye düşünmüştüm. "

ortak 2 || BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin