24

458 47 35
                                    

Min-cha hayatında çok kere yalan söylemişti.

Annesine onu sevdiğini söylediğinde. Babasına Kore'de her şeyin yolunda olduğunu söylediğinde. En yakın arkadaşı Seulji'yi BTS ile alakası olmadığına inandırmaya çalıştığında. Yoongi'yi sevdiğini inkar ettiğinde ve ondan ayrıldıktan sonra, banyoda yere çökmüş ani bir krizle hıçkıra hıçkıra ağlarken, telefonda konuştuğu CL'e onu atlattığını söylediğinde.

Ama şimdi, hayatında söylediği en büyük yalanı söyleyecekti.

Merdivene adım atmaktan vazgeçip arkasına döndü ve karşısındaki kıza baktı. Ne kadar da normal bir akşam yaşamaya hazırlamıştı kendini, rahat kıyafetlerini giymiş, makyajını çıkarmıştı. Eskiden olsa Min-cha ne kadar da rahat ve mutlu olduğunu düşünürdü, ama şimdi onun ruhunun arkasını görebiliyordu sanki. Jisoo yorgundu. Her şey onu yoruyor gibi görünüyordu ve Min-cha onu rahatlatmanın yolunu biliyordu, ama bunu yapamazdı. Henüz yapamazdı.

" Burada ne arıyorsun? " dedi Jisoo, sandığından daha az sert bir mizaçla. Min-cha hafifçe iç çekti.

" Ben... " diye mırıldandı, yalanının mantıklı olup olmadığını kafasında düşünürken. " Yoongi-ssi şarkı sözü defterini unutmuş, bu yüzden geldim- o istedi gelmemi. Anahtarı da o verdi. Evde olduğunu düşünemedim, çok özür dilerim. Şimdi izin verirsen odasına- "

" Çıkamazsın. "

Jisoo'nun birden lafını kesmesiyle Min-cha duraksadı. İçinde bulundukları durumun tuhaflığı yüzünden ne yapması gerektiğini kavrayamıyordu ve pot kırmaktan korkuyordu, ama şu an Jisoo sevgilisini koruyan kız arkadaş rolündeydi ve Min-cha da hiçbir şeyden haberi olmayan, iyi huylu eski sevgili.

İşler o kadar çığırından çıkmıştı ki Min-cha farkında bile olamamıştı.

" ...Efendim? " dedi Min-cha, hafifçe kaşlarını çatarak. Jisoo onunla kavga edecekse bile Min-cha istediğini almadan gitmeyecekti. Bu kadar yakınken hiçbir yere gidemezdi.

" Onun odasına çıkmak istiyorsun sanırım, çıkamazsın. "

Jisoo mükemmel bir oyuncuydu, Min-cha kabul etmeliydi. Hatta aksini BTS üyelerinden defalarca duymasına rağmen onun neredeyse Yoongi'den hoşlanmaya başladığını düşünecekti. Hafifçe yumruğunu sıkınca Yoongi'nin anahtarı avcuna battı. Eskiden, kendi evlerindeyken, Yoongi'nin anahtarında ufak bir Shooky anahtarlığı vardı. Şimdi ise bomboş bir anahtardı. Bomboş bir evin bomboş bir anahtarı.

" ...Buraya gelmeyi ben istemedim, Yoongi-ssi rica etti. " dedi Min-cha, en fazla Jisoo kadar sert bir tavırla. " Burada olmayı ben de istemiyorum, emin ol. "

" Yoongi oppa'nın buraya gelmeni istemesinin imkanı yok. "

Min-cha hafifçe kaşlarını çatmaya devam ederek etrafına baktı ve ardından ona döndü. Çok gergindi, yalan söylediği her an ortaya çıkabilirdi ya da Jisoo Yoongi'yi aramaya karar verebilirdi- işte o zaman sonu olurdu. Karakterinde durmaya çalışarak ona bakmaya devam etti.

" Neden? " diye sordu.

" Oppa senin burada olmanı ister miydi sence? " Jisoo dalga geçer gibi bir gülümsemeyle etrafına baktı.

Tabii ya.

Yoongi, onun Jisoo ile paylaştığı aşk yuvasına gelmesini ister miydi?

Jisoo iyi rol yapıyor olabilirdi ama Min-cha canının sıkılmasına engel olamıyordu. Eğer hiçbir şey bilmeseydi, burası hala bir aşk yuvasıydı. Yoongi ve Jisoo'nun tatlı evi. Beraber yemek pişirdikleri, film izledikleri, uyudukları. Bunun gerçek olmadığını bilse de Min-cha kendisine hakim olamayacakmış gibi geliyordu. Jisoo ile kavga etmek istemiyordu, ama rol yapmayı kesmesi için her şeyi yapardı.

ortak 2 || BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin