3

1K 77 41
                                    

" Ölecek miyiz? "

Min-cha'nın aşırı normalmiş gibi sorduğu soru üzerine Yoongi ona baktı. Orada ölmeleri imkansızdı. Pekala, saatin kaç olduğunu ve şirkette neredeyse kimsenin olmadığını düşününce pek de imkansız değildi ama Yoongi asansörün içerisindeki düğmelere basıp en aşağıdan havalandırmayı bulduğu ve havalandırmayı çalıştırdığı anda asansöre soğuk hava dolmaya başlayınca, ölme ihtimalleri azalıyordu. En azından oksijen sıkıntısı çekmeyeceklerdi. Ardından acil durum düğmesine bastı ve birilerinin duymasını umdu.

Ama kolay kolay kimse duyacakmış gibi görünmüyordu.

O sırada birilerini aramak aklına geldi ve ellerini ceplerine attı ama ikisinin de telefonlarını arabaya biner binmez torpido gözüne attığını unutmuştu. O an gereksiz şekilde ışıklandırılmış asansörde tahmininden daha uzun bir süre kalabilirlerdi.

Sarhoş sevgilisi başını onun boynuna gömdüğü anda Yoongi de ona sarıldı.

" Burada ne kadar kalacağız? " dedi yorgun bir sesle kız, nefesi hala şarap kokuyordu.

" Bilmiyorum sevgilim. " Yoongi iyice kollarını doladı. " PD-nim buralardadır, birazdan bizi almaya gelir. "

" Ya gelmezse? "

" Gelecektir. "

" Ama gelmezse biz hep burada mı kalacağız? "

" Kapıyı kırıp Örümcek Adam gibi bir üstteki kata tırmanabiliriz. "

" Uykum var tırmanamam. "

" Ben seni taşırım. "

" Ben de ödül olarak seni öperim. "

" Anlaştık. "

Yoongi onun zaten bu kafayla telaş yapabileceğini düşünmüyordu ama kendisi için de telaş yapacak bir şey yoktu. Oksijenleri vardı, acil durum düğmesine basmıştı, sadece asansör arada bir sallanıyordu ve düşmeye karar verirse de bunu engelleyemezdi, o yüzden bağırıp çağırsa da sadece Min-cha'yı korkutmakla kalırdı.

Tüylerinin ürperdiğini hissetti. Havalandırma soğuk hava üflüyordu ve ufacık asansör kabinini kısa sürede buz gibi yapmıştı.

" Üşüyor musun? " diye sordu.

" Biraz. " diye yanıtladı Min-cha ama ellerinde bir şişe şarap ve montlarından başka hiçbir çareleri yoktu, birbirlerine sarılıyor olsalar da ısınamıyorlardı. Eğer böyle devam ederse ve kimse onları almaya gelmezse, korkardı ki, sabaha kadar donmuş bile olabilirlerdi.

Yoongi buna izin vermezdi.

O an aklına gelen bir fikirle Min-cha'dan şarap şişesini alıp yere koydu ve onun ceketini çıkarmak için fermuarını tuttu.

" Hey! " dedi Min-cha, şarabı alındığı için. " Neden üzerimi çıkarıyorsun? Sapık mısın sen? Sapık! "

" Evet çok sapığım. "

" Oo, bir ara görüşelim yakışıklı. "

Yoongi onun sersemliğine güldü ve kızın düşmemesi için her türlü önlemini alırken ceketini çıkardı. Üzerinde sadece bir kazak vardı, çok üşüdüğünden emindi ama alkollü olduğu için fark bile etmiyordu. Ardından kendi fermuarını açtı.

" Gel. " dedi ceketinin iki yakasını tutarak, Min-cha sersem sersem ona baktı.

" ...Ne? "

" Gelmek istemiyor musun? " Yoongi ona baktı ama bu kafayla hala anlamadığından emindi. " Yoksa Chanjinnie kocaman bir sarılma istemiyor mu? "

ortak 2 || BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin